Ayağına Bastığımız Bize Saldırıyor...

Son dönemlerde Bodrum kamuoyunda gündeme gelen bazı konularla ilgili açıklama yapan Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Bir yerden ayağına bastığımız kim varsa bize saldırıyor. Baktılar ki geçmişimiz temiz, her şey şeffaf, açık. Artık etrafımıza saldırmaya başladılar.” dedi.

Ayağına Bastığımız Bize Saldırıyor...

Belediye meclis toplantısında mülkiyeti belediyeye ait, uzun yıllar TÜRSAB tarafından kullanılan ve TÜRSAB’ın Gümbet’e taşınmasıyla Bodrum Tanıtma Vakfı merkezi olarak kullanılmasın karar verilen Müsgebi Caddesi’ndeki binanın, tadilatı ve renevasyonunun Mesa Mesken Sanayi AŞ. tarafından sosyal sorumluluk projesi olarak bila bedel yapılması talebi, oyçokluğu ile kabul edilmişti. 

Toplantıda konuşan Başkan Aras, bahse konu binada tadilatın daha önce başladığını fakat burası şikayet konusu olunca müfettiş incelemesi sonrası bila bedel yapılan tadilatın şartlı bağışa girdiğini ve mecliste görüşülmesi zorunluluğu doğduğunu ifade etti. Binanın yüzde 98 oranında tamamlandığını söyleyen Aras, geçtiğimiz günlerde binanın tadilatında çalışırken elektrik akımına kapılarak yoğun bakıma kaldırılan işçinin de hayati tehlikeyi atlattığını söyledi. 

Zaman zaman kamuoyunda tartışılan BOTAV Reklam Koordinatörü Levent Arkan ile ilgili de konuşan Aras, şöyle dedi:

“Orada çalışan arkadaşımız Levent Arkan, BOTAV’ın başkanı olan belediye başkanı, BODTO Başkanı, Esnaf Odası Başkanı, BODER Başkanı, TÜRSAB Başkanı ve TAV’ın koordinatörü ve Milta Marina’nın genel müdüründen oluşan yönetim kurulunun kararıyla reklam ve iletişim direktörü olarak, bu şekilde tanıtım çalışmalarını yapsın diye hep beraber görevlendirdik. Orada çalışmaya başladı. Sonra Visit Bodrum projesi başladı. Visit Bodrum, onun projesi değil. Onun çalışma sistemini 3 yıllığına 400 bin TL artı KDV’ye anlaştık. Buradan açıklayayım çünkü çok polemik oluyor, gazete yazıp duruyor. Onunla yaptığımız protokolün gereğini yaptı. Web sitesi tasarlaması, reklam, makalelerin hazırlanması gibi birçok çalışmayı bitirdi. Visit Bodrum projesi için de ilgili firma ile görüşüldü. İlgili yazılım firmasıyla 700 bin artı KDV’ye anlaştık. Adamlar bir buçuk milyon liralık bir işi bize 700 bin TL’ye yaptı. Biz pandemi ve kaynak bulmakta zorlandığımız için bu iş uzadı. Ama bana saldırmak isteyenler etrafıma saldırıyor. Bankamatikleri elinden aldıklarımız, kiralarını ödemeyip çıkardıklarımız, herkes gazeteci oldu memlekette maşallah. Bir yerden ayağına bastığımız kim varsa bize saldırıyor. Baktılar ki geçmişimiz temiz, her şey şeffaf, açık. Artık etrafımıza saldırmaya başladılar ve bu olay polemik haline geldi. Levent Arkan’ın şu kadar günahı yoktur. Bu adam ticaret yapıyor. Düşünün siz ticaret yapıyorsunuz ve sizin hakkınızda ‘Şaibeli reklamcı’ diye haber çıkarttırıyorlar. Bu ne demek, bu adamın işi, gücü ve ailesi var. Neresi şaibeli acaba?"

BUNU YAPANLARA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM

“Yalan ve asparagas haberlerle bizi yıpratmaya çalışıyorlar” diyerek sözlerini sürdüren Aras, “Yoksa bu adamlar Levent’i tanımaz etmezler ama burada asıl hedef biziz. Bu arkadaşa ‘şaibeli reklamcı, odur budur’ derken en son onu da çıldırttılar. Adama biz ‘sus, dur, otur’ falan diyoruz ama adamın da içi içini yiyor. Yıllarca adam hakkında bir şey çıkmamış ama şimdi interneti açıyorsunuz hakkında 3 tane haber ve yalan haber. Hatta ‘bu Ahmet Aras Levent’i neden koruyor, elinde kaset mi var diyormuş. Bir de bu dedikoduyu yayıyorlar. Siyaset bu kadar ucuz değil. Bunu yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Bu türlü haberlere halkımızın kıymet vermemesi gerekiyor.”

NASIL BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİRER?

Geçen Mayıs ayında bir internet sitesinde yayınlanan “BOTAV’ın Şaibeli Reklamcısına Ödül Gibi Atama” başlıklı haberle ilgili de konuşan Aras, “Adam gazeteci değil. Sarı basın kartı da yok, basın ilan kurumuna da kayıtlı değil. Benim hakkımda yalan haber yaptığı için dava açtım. Mahkeme ‘bu basın özgürlüğüne girer’ dedi. Yazıklar olsun arkadaş. Nasıl basın özgürlüğüne girer? O zaman bir site kurayım, millet hakkında yazayım. Siyasi rakiplerim hakkında, sevmediğim insanlar hakkında atayım tutayım. Ondan sonra mahkemeye verileyim, mahkeme basın özgürlüğüne soksun. Yahu bırakın Allah aşkına, kadın bir şey söyledi diye cezaevine koydunuz. Adam öldürüyor, kadın öldürüyor millet sokakta dolaşıyor, yazıklar olsun. Biz cezaevine girsin demiyoruz ama bu yalan haberin hesabını ödesin diyoruz. Herkesin başına gelebilir, çoluğumuz çocuğumuz var ya. Yazıklar olsun.”