CHP Delege Seçimlerinde Kocadon Gölgesi!

Yaklaşan ilçe kongresinde oy kullanacak delegeleri belirlemek üzere yapılan seçimlere yine Kocadon damgasını vurdu...

CHP Delege Seçimlerinde Kocadon Gölgesi!

Yaklaşan ilçe kongresinde oy kullanacak delegeleri belirlemek üzere yapılan seçimlere yine Kocadon damgasını vurdu.

Herkesin birbirini Kocadon’un adamı olarak lanse etmeye çalıştığı seçim sürecine ben şahsen Mehmet Kocadon’un karıştığını, müdahil olduğunu sanmıyorum.

Ancak daha düne kadar Kocadon’un yanından ayrılmayan, birlikte meclis üyeleri listesi hazırlayanların, onun en yakın adamlarıyla yemek yiyen, maddi destek talep edenlerin başkalarını ”Kocadon’un adamı” diyerek ön almaya çalışmaları hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.

Kaldı ki çok kaygan bir zeminde yapılan siyaset, bu tür gelgitlere de çok açıktır.

Kim, kiminle birlikte Maç izlemeye Malatya’ya gitmiş, kim Kocadon’un sürekli bulunduğu bir restoranı mekân tutmuş, nerede viski içmişler, nerede pazarlık yapmışlar? 
Şimdi bunları konu etmenin pek bir anlamı yok.

Fakat eşit koşullarda yapılması gereken ilçe başkanlığı yarışında, mevcut konumunu kullanarak üyelere baskı yapmaya kalkar, yerel yönetimleri kullanmaya çalışırsan, hele de belediye çalışanlarına baskı uygulamaya kalkarsan; birileri de çıkar bunları senin yüzüne vurur. 

Hiçbir mazeret “aşırı maç sevgin, ilgi alanların! Alışkanlıkların, alışamadıkların, alışmaya çalıştıkların, vazgeçemediklerin”; siyasi çıkar uğruna yaptıklarını örtemez.

Bu modern teknoloji çağında hiçbir şey gizli kalmaz.

Herkesi kandırsan Google amcayı kandıramazsın!

Geçmişte kendi yaptığı yanlış siyasi hamleler yüzünden politik yaşamını en azından şimdilik durduran Mehmet Kocadon üzerinden siyaset yapmak, kimseye yarar sağlamaz.

Siyasetin özgürleşebilmesi için herkes kendisi üzerinden konuşmalı, öteki üzerinden siyaset yapma alışkanlığından kurtulmalıyız.

Her ne kadar blok listeler üzerinden seçilmiş olsalar, sağlıksız üye yapılanmasının sağlıksız sonucu olsa da delegeler; yarın sandık başında kendince doğru bildiği kişiye oy vereceklerdir.

Bodrum gibi siyaset yapan herkesin birbirini tanıdığı bir yerde yeni düşmanlıklar, yeni kırgınlıklar yapmanın kimseye yararı olmaz.

Keşke tüm üyelerin katılımıyla kongreler yapılabilse, herkes özgür iradesiyle tercihini yapabilse!

Ama görünen o ki, Genel Merkez de bunu istemiyor.

Yukarıda bir siyasi çark var ve onun bir yerlerine tutunamayanların, bu acımasız çarkın bir parçası olmayanların siyasette bir yerlere gelmesi pek mümkün değil.

Kimi bölgelerde Genel Merkezin seçimlerin tek adaya indirilerek yapılması için sözüm ona telkinde bulunduğu söylentileri var.

Ya da kendi istediği kişi başkan seçilemezse, seçilen başkanların görevden alınacağı şeklinde bir algı yaratılarak adayların önü kesilmeye çalışılıyor.

Ülkede ekonomik kriz varmış, uluslararası platformlarda Türkiye giderek yalnızlaşıyormuş, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk almış başını gidiyormuş.

Yurttaşların yargıya, hukuka güveni kalmamış, keyfi tutuklamalar, gözaltılar, işten çıkarmalar, toplu intiharlar başlamış.

İktidar, ülkeyi yönetemez duruma gelmiş.

Halkın büyük çoğunluğu böyle yönetilmek istemiyormuş.

Kimin umurunda!

Tüm büyükşehir belediyelerini onların desteğiyle almalarına karşın HDP Eş başkanlarının hala tutuklu kalmalarına, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atamalarına, başkanların hapse atılmasına ses çıkarmayan CHP yöneticileri, parti içi iktidara yönelik mücadele ediyorlar.

Doğaldır ki yukarıdan aşağıya doğru aynı zihniyet kendini gösteriyor.

Ülkede yok edilen özgürlükler, laik demokratik cumhuriyet arayışına kurban edilen demokrasi!

Giderek artan ve tehlikeli boyutlara ulaşan ırkçılık!

Siyasi hırs ve çıkarlar uğruna yitirdiğimiz tüm değerler…

Bir kere kaybettiğinizde, bir daha elde edemeyeceğiniz bu moral değerleri yok sayıp, basit ayak oyunlarıyla siyaset yapmaya çalışanlar.

Vay! benim güzel ülkem,

Vay! benim her köşesi ayrı güzel, Bodrum’um

Ne günlere, kimlere kaldık!