CHP’de Kongre Telaşı Başladı

Açıklanan kongre takvimiyle birlikte Bodrum CHP’de bir hareketlilik ve telaş başladı.

Takvim gereği ilk olarak mahallelerde delege seçimi yapılacak.

Resmi bir açıklama yapılmasa da yaklaşık 7 binin üzerinde üyesi bulunan CHP’de şimdiye kadar parti binasına bile uğramamış, ne tüzükten, ne programdan, ne de sosyal demokrasinin ilkelerinden, Cumhuriyetin temel değerlerinden habersiz, birileri tarafından yazılmış! (üye yapılmış) kişiler; birileri adına oy kullanacaklar.

Sağlıksız bir üye yapısıyla yapılacak delege seçimleri ne kadar sağlıklı olabilir? Diyebilirsiniz. Kimileri de üyelere haksızlık yapıyorsunuz, diyebilir.

Üye yapısı ne kadar sağlıksız da olsa ben kişisel olarak “tabanın söz ve karar sahibi olması” ilkesi gereği her koşulda sandıktan yanayım.

İlçe başkanı söz vermesine karşın sandık iddiasından anında çark edip, kapalı kapılar ardında meclis üyesi pazarlığı yaptıysa, şimdi de görülen o ki; yönetimde olmanın avantajını kullanarak delege pazarlığına oturacak.

Kimler ne kadar üye yazdı bilemeyiz ama sanırım bu çabalar da boşa gidecek.

Söylentilere bakılacak olursa, CHP Genel Merkezi tüm kongrelerin tek adayla yapılmasını istiyormuş.

Geçmişte iktidar partisini bu yöntemi uyguladığı için eleştiren CHP, şimdi kendisi hiç de demokratik olmayan bir yöntemle belediye başkanlarına biat edecek, Genel Merkezle uyumlu çalışacak ilçe ve il başkanları seçtirecek!

Aslında bunun adı resmen atamadır.

Seçime ne gerek var. Mahallelerde partilileri niye gereksiz bir yarışa sokuyorsunuz?

Sözüm ona tüzüğe ve siyasi partiler-seçim yasalarına uygun davranma adına arkadan dolanarak, demokratik davranıyormuş gibi görünme çabası.

Her fırsatta söylemeye çalıştığımız “zihniyet değişimi” beklentisi ne yazık ki yine gerçekleşmeyecek.

Ülkede iktidar olmak yerine, parti içinde iktidar olmayı tercih eden statükocu zihniyet hala CHP içerisinde etkili olmaya devam ediyor.

Ülkemizin içinde bulunduğu bu karmaşık siyasi ortamda gerek iç politikada, gerekse dış politikada nasıl bir pozisyon aldığı bile belli olmayan CHP yönetimi, kendi içinde muhalefet istemiyor.

Öyle olunca da, göstermelik seçimlerle istediği kadroları örgütlerin başına getirerek, şimdiye kadar hep karşı olduğumuz “tek adamlık” yönetimine doğru ilerliyor.
Umarım bu söylenenler doğru çıkmaz.

CHP içerisinde demokrasiyi içselleştirmiş, sosyal demokrasinin evrensel değerlerine sahip çıkan ilerici kadrolar umarım böyle bir uygulamaya izin vermezler.

Bodrum özeline bakacak olursak;

Çok önceden adaylığını ilan eden, atanmış İlçe Başkanı Halil Karahan’ın dışında uzun yıllardır bu işe soyunmuş, geçen dönemde aday olmuş Tuna Işın ve Deniz Koca’nın adaylığı konuşuluyor.

Ahmet Aras belediye başkan adayı ve sonunda başkan olduğunda yazmıştım.

“Ahmet Aras Bodrum belediyesi için olduğu kadar, CHP için de bir şanstır. Şimdiye kadar hep Bodrum’dan ve belediyeden beslenen rantiyecilerin uzaklaştırılması için bir fırsat olabilir.”

Yine demiştim ki; “Bodrum’da tüm siyasi partilere elini uzatan Mehmet Kocadon Bodrum’da siyaseti kilitlemişti. Onun seçim yenilgisiyle belki de Bodrum’da siyaset özgürleşebilir.”

Ama görünen o ki; Kocadon yine boş durmuyor!

CHP’yi, seçilmesi muhtemel adayları dizayn etmeye devam ediyor.

Geçmişte olduğu gibi adayların çevresini kendi adamalarıyla kuşatarak, siyasette yeniden güç kazanmanın hesaplarını yapıyor.

Eğer şu an gördüğümüz ilkesiz siyaset ve kişilere endeksli yarış devam ederse, bu işten yine Kocadon karlı çıkacaktır.

Yapılması gereken ne derseniz;

Bodrum CHP’de aktif siyaset yapan herkesin tüzük ve programı yeniden bir kez daha okumalarında yarar var.

Tüzüğe, yönetmeliklere, programa uygun düşmeyen tüm anti-demokratik uygulamalara birlikte karşı çıkılmazsa, bu zihniyetle CHP muhalefet partisi olmaya devam eder.
Yerel seçimlerde elde edilen başarılı sonuçları, bir miras yedi gibi tüketir, bu kez ana muhalefet bile olamaz.

Tüm bu nedenlerle, seçim yapıyormuş gibi gösterilecek atama yöntemine üyelerden başlayarak her kademedeki CHP’lilerin karşı çıkması gerekir.