CHP'nin Kalesinde Çatlak!..

Ayhan Ongun Yazdı; 'CHP'nin Kalesinde Çatlak!..'

CHP'nin Kalesinde Çatlak!..

Geçmişte sağın kalesiyken son yıllarda dışardan gelen göçlerle sosyal ve siyasal yapısı farklılaşan Muğla’da dengeler CHP lehine değişti.
    
Zaman içerisinde gerek genel seçimlerde, gerekse yerel seçimlerde birinci parti durumuna gelen CHP için Muğla, solun kalesi olarak görülmeye başlandı.
    
Örgütsel bir çabanın sonucu değil, Muğla ve ilçelerine yerleşmek için metropollerden gelen yorgun demokratların oylarıyla oluşan bu durumun sürdürülebilir olmadığı Muğla Büyükşehir Belediye Meclisinde yapılan ihtisas komisyonları seçimlerinde görüldü.
    
Son genel seçimler ve yerel seçimlerde ittifak yapan CHP ve İyi Parti arasında var olan işbirliği Muğla’da ruhuna ve amacına uygun yürümüyor.
    
Bodrum’da genel uygulamanın aksine iki parti rakip olarak seçimlere girse de Büyükşehir’de ortak adayla seçimlere girilmiş ancak Osman Gürün beklenen oyu alamamıştı.
    
Her şeye rağmen ilerde yapılacak seçimlerde mevcut sistem gereği işbirliği yapmak zorunda olan ve halen de Millet İttifakı içerisinde yer alan CHP ve İyi Parti arasında olması gereken diyalog ve işbirliğinin gerçekleştirildiğini söylemek mümkün değil.
    
Oysa biliyoruz ki, diğer illerin birçoğunda iki partinin örgütleri ortak projeler ve etkinlikler yaparak ittifakı güçlendirmek için çaba gösteriyorlar.
    
Bu son olayda İyi Parti bir anlamda CHP'ye bir uyarı yaptı, sarı kart gösterdi. Ardından kırmızı kartın gelmemesi için, öncelikle CHP'nin adım atması gerekiyor.
    
İYİ Parti İlçe Başkanı Nevzat Kanber "Biz Cumhur ittifakına destek olmadık, CHP nin ve Osman Gürün’ün bizi yok sayan, dikkate almayan tavrına karşı bir ikazda bulunduk" diyor.
    
Büyükşehir Belediye Meclisinde yaşanan olayda kim hata yaptı, kim haklıydı tartışmasına girmek istemiyorum. 
    
Ama Muğla'da ve özellikle Bodrum'da ittifakın gereği yerine getirilmiyor.
    
Bu durum en çok da AK Parti'nin işine yarıyor.
    
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Muğla ve Bodrum’a yönelik niyetini ve bu belediyeleri ne çok istediğini bilmeyen yok.
    
HDP'nin desteği olmasaydı, Muğla Büyükşehir Belediyesini kaybedebilecekleri gerçeğini görmezden gelen CHP yöneticilerinin bu kibirli tavrı pek hayra alamet değil.
    
Örgüt çalışmalarını belediye memuru gibi yürüten bir ilçe başkanının, İYİ Parti ve olası diğer ittifak kurulabilecek partilerle ittifak çalışmalarını olumlu ve kalıcı bir şekilde yürütebilmesinin mümkün olmadığı da ne yazık ortada.
    
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a bu ilişkilerin kurulmasında büyük görev düşüyor. Belediyeyi yalnızca CHP'nin belediyesi gibi göstermeye çalışan CHP yöneticileri ve Belediye yetkililerinin sorumsuz tavır ve davranışlarına karşı daha dikkatli olması gerekir.
    
Bir diğer önemli konu, Bodrum için yaşamsal öneme sahip kimi sorunların çözümünde net ve doğru görevlendirmeler yapıp, çözüm odaklı projelere yönelmesinde yarar vardır.
    
Öyle sanıyorum artık kendisi de farketmiştir; yeni bir belediye başkanı ve yeni bir siyasetçi olarak Bodrum halkı ona çok önemli bir kredi kullandırmıştır.
    
Zaten yüksek olan beklentileri heyecanlı yapısı ve çevresinin de etkisiyle daha da yükselten Başkan Aras, doğal olarak bu beklentilere bu kadar zaman içerisinde yeterli karşılığı veremediği için giderek itirazlar, eleştiriler ve amacını aşan yorumlar almaya başladı.
    
İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları ve buna bağlı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla baş edebilmek kuşkusuz kolay değil.
    
Bodrum halkının başkanın iyi niyeti, çalışkanlığı ve dürüstlüğüne ilişkin değerlendirmelerinde çok bir değişiklik olmasa da, özellikle esnaf rahatsızlıklarını üst perdeden dile getirmeye başladı.
    
Şu anda Belediyenin en büyük destekçisi olması gereken CHP İlçe yönetiminden yeterli desteği almadığı bilinen Ahmet Aras’ın bu yükü omuzlarından atmasında yarar vardır diye düşünüyorum.
    
Kuşkusuz tanıtım, tarımsal üretim ve kooperatifleşme gibi konularda proje çalışmaları yapılmasına karşı değiliz ama günlerce susuz kalan, sahillerini yeterince denetleyemeyen, alt yapısını oturtamamış, çevresel ve kültürel değerlerine sahip çıkamayan bir kent, Bodrum da olsa, bir cazibe merkezi olamaz.
    
Geçmişten gelen güneş, kum, deniz turizmiyle bir dönem turistlerin tercih ettikleri önemli bir turizm destinasyonu olan Bodrum için tehlike çanları çalmaya başladı.
    
Kimi dar görüşlüler bu yazı üzerine ”Bodrum’un tanıtımına bu yazılar zarar veriyor” diyeceklerdir.
    
Bizim uyarı amaçlı yaptığımız eleştiri ve öneriler değil, Bodrum'dan beslenen rantiyeciler ve onların işbirlikçileri asıl, Bodrum’un prestijine zarar veriyorlar.
    
Hiç kimse "akmayan sular, patlayan borular DSİ’nin sorumluluğunda" gibi mazeretler üretmesin. Bodrum’da yaşayan yurttaşların tüm sorunlarının muhatabı Bodrum Belediyesidir. Bizim adımıza ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde bu sorunların takipçisi olmak ve çözüme kavuşturmak zorundadır.