DARBECİ ASKERLERE İDAM İPİ ATTILAR

Marmaris'te, 15 Temmuz'daki darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın...

DARBECİ ASKERLERE İDAM İPİ ATTILAR
Marmaris'te, 15 Temmuz'daki darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otele saldırı düzenledikleri ileri sürülen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılandığı Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 12'inci celsesine bugün devam edildi. Duruşmanın yapılacağı salon önünde ellerinde Erdoğan'ın fotoğrafı ve bayraklarla toplanan kalabalık, cezaevi araçları ile getirilen tutuklu sanıklara 'idam ipi' ve yumurta fırlattı. Kalabalıktan bazı kişilerin bariyerleri asıp, sanıklara saldırmaya kalkışınca polis engel oldu.

Muğla'da devam eden FETÖ duruşmaları dün akşam son olarak Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Albay Ali Yazıcı'nın ifadesinin tamamlanmasının ardından bugünkü oturuma saat 10.30'da başlandı. Mahkeme çevresinde yaklaşık 300 kişi kişilik bir grup, ellerinde Türk bayrakları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan posterleri ile toplandı. Kalabalık, 'Vatan bölünmez, ezan susmaz', 'Ne olursa olsun dünya karşısında olsa bile arkanda koşmaktan vazgeçmeyeceğiz Başkan Recep Tayyip Erdoğan', 'İdam istiyoruz' yazılı pankartlar açtı.

Kalabalık, cezaevi aracıyla getirilen tutuklu 44 sanık indirilirken, 'İdam isteiz' sloganı atıp, ellerindeki 'idam ipi' ve yumurtaları fırlattı. Kalabalık arasından bazı kişiler bariyerlerin üzerinden atlayarak sanıklara saldırmak istedi. Polis, müdahale ederek öfkeli gruba izin vermedi.

Kalabalıktakiler, FETÖ terör örgütünün lideri Fethullah Gülen'in portresi ve idam ipiyle poz verdi. Ardından Gülen'in portresini parçalayıp, ayaklarıyla ezdi.

Bu arada tutuklular grup grup indirilerek duruşma salonuna alınırken, toplanan kalabalığın protestolarının artması üzerine kalan tutuklular, cezaevi aracıyla mahkeme salonunun altındaki garaja götürülüp, buradan içeri alındı.

"SALON ÇEVRESİNDE GÜVENLİK ZAAFİYETİ VAR" İDDİASI

Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada sanık avukatlarının, "Salon çevresinde güvenlik zafiyeti var. Bilinçli olarak sanıklar halkın içinden geçiriliyor" demeleri üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Art niyetli bir şey olduğunu düşünmüyorum. Güvenlik konusunda gerekli yerlere yazı yazacağız" dedi.

Bunun üzerine sanıklardan Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ise, "Güvenlik konusunda kaygılarımızı ne zaman dikkate alacaksınız bunu merak ediyorum" dedi.

"TÜM TUTANAKLARIN SAYFA SAYISI 100 BİNİ GEÇİYOR"

Daha sonra sanık avukatlarının verdiği dilekçelerin değerlendirilmesi ve kayıt altına alınmasına geçildi. Dilekçeleri okuyan ve kayıtlara geçiren Mahkeme Başkanı Baştoğ, dün olduğu gibi bugün de duruşma tutanaklarını isteyen sanıklara, "Dün ifadelerle ilgili sayfa sayısında bir karışıklık oldu. Bugün bir düzeltme yapmak gerekiyor. Tutanakların tamamını vermemiz de cezaevi ve resmi makamların bunun bedelini karşılaması şu an mümkün değil. Sanıkların sadece HTS kayıtları 35 bin sayfa, ancak tüm duruşma tutanaklarının sayfa sayısı ise 100 bini geçiyor. Kendinize ait olanı alabilirsiniz" diye yanıt verdi.

AVUKATLARA UYARI

Mahkeme Başkanı dilekçeleri okurken sanık avukatlarına uyarıda bulundu. Baştoğ, "Gökhan Sönmezateş'in avukatı müvekkilinden alacağı olan parayı alamadığı için ara kararı beklemeden 10 sayfalık dilekçe vermiş. Lütfen bizi taciz etmeyin. Ara kararı bekleyebilirsiniz" dedi.

3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı duruşmaya ara verildi.

"SIM VE HAFIZA KARTLARINDA İNCELEME TAMAMLANDI"

Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya öğlen verilen aranın ardından devam edildi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, Çiğli 2'nci Ana Jet Üs Komutanlığı'nın deposundan askeri hat üzerinde yapılan telefon görüşme kayıtlarının mahkemeye gönderildiğini söyledi. Baştoğ, 'TC Ata' uçağının radar görüntülerinin yer aldığı CD'nin ve soruşturma aşamasında yazılan yazıya istinaden sanıkların kullandığı araçların plaka kayıtlarıyla ilgili dokümanların da mahkemeye ulaştığını bildirdi.

Sanık askerlerden bazılarının daha önce görev yaptıkları 3 ve 4'üncü Kara Havacılık Alay Komutanlıkları'nın depolarında bulunmayan ve olay sırasında kullanıldığı değerlendirilen malzemelerin listesinin de ellerine ulaştığını vurgulayan Baştoğ, "Ankara Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğü'nce silahlar üzerinde yapılan biyolojik inceleme raporu dosyası da mahkememize gönderildi. Bazı sanıkların telefonlarının SIM ve hafıza kartlarıyla ilgili yapılan incelemeleri tamamlandı. İnceleme sonunda sanıklardan Haydar Murat Özden ve Cenk Bahadır Avcı'nın SIM kart ile hafıza kartlarında 'ByLock', 'Eagle' ve 'Kakao Talk' gibi programlara rastlanmadığı ancak söz konusu kelimelerle ilgili kalıntı izi görüldü" dedi. Baştoğ, firari sanıklar Yüzbaşı Burkay Karatepe ve Yarbay Özcan Karacan'ın yakalanması için kırmızı bülten çıkartıldığını da söyledi.

PROTESTOCULARA SUÇ DUYURUSU İÇİN DİLEKÇE VERDİLER

Daha sonra söz alan sanık avukatı tarafından, mahkeme dışında bir grup protestocu tarafında adil yargılanma ve insan onuruna yakışmayacak şekilde sinkaflı sözler sarf edildiği; müvekkillerin üzerine ip atılarak mahkemenin etki altına alınmaya çalışıldığı, bu eylemlerin masumiyet karinesi açısından idam niteliğinde olduğuna dair, yapanlar ve yapılmasına göz yumanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması için dilekçe verildi. Mahkeme heyeti, dilekçeyi kabul etti.

SAVUNMALAR HAKİKATİ KARARTMA, TERÖR ÖRGÜTÜNÜ KORUMAYA YÖNELİK YAPILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan, eli kanlı terör örgütü FETÖ'nün bugün ortaya çıkmadığını, köklerinin 50 yıla dayandığını söyledi. Avukat Çokan şunları söymedi:

"Bu gizli örgüt, sinsi ve sistematik bir şekilde devlet organlarına sızmayı amaçlamıştır. Yüce İslam dininin temel ilkelerini saptırmış, kendi hain temelleri için kullanmıştır. Bu şebek dinimizin esaslarını tahrip etmiştir. Örgütün en önemli hedefi devletin hayati organlarına sızmaktır. Fethullah Gülen'in gizli toplantısında anayasal müessese olduğu bilinmektedir. Yalan söyleme inkar etme bu örgütün adeti olmuştur. Ülke yönetimine silah zoruyla el koymaya niyetlenen bu örgüt lideri, 15 Temmuz'da verdiği emeliyle TSK içinde ki organlarını harekete geçirmiştir. Zaman zaman aklımızla, izanımızla alay eden sanık savunmalarını soğukkanlılıkla dinlemeye çalıştık. Zorlansak da sabırla dinlemeye çalıştık. Sanıkların savunmaları hakikati karartma, sanık arkadaşlarını ve FETÖ'yü koruma yönündedir. Darbenin emir komuta zinciri içinde yapılması darbeyi meşrulaştıramaz. Suç teşkil eden emrin hiçbir şekilde yerine getirilemeyeceği temel hukuk da vardır. Bu davanın bir numaralı sanığı Fetullah Gülen'dir. Cumhurbaşkanına suikast iddialarına yönelik savunmalarında 'Marmaris'e gitmek için emir aldıkları, Cumhurbaşkanı'na habersiz suikast girişimine gittikleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu teşebbüs suçudur. Hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu Çiğli'de öğrendikleri bellidir" dedi.

"TAKIM ELBİSE GİYİP, KRAVAT TAKMAMIZ ÖNLENDİ" İDDİASI

Sanıklardan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Faruk Göçmen "Duruşmaya getirilirken takım elbise giyip, kravat takmak istememiz cezaevi yönetimi tarafından engellenmiştir" dedi.

"MÜŞTEKİ HAKLIYSA NİYE 7- 8 AVUKAT İLE DURUŞMAYA GİRİYOR'"

Cumhurbaşkanlığı avukatlarının suçlamalarına söz alarak yanıt veren sanıklardan Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, "90 bin yıl yatacağımı bilsem, bana 'FETÖ'cüyüm' dedirtemezler. Çünkü, bu terör örgütü üyesi değilim" dedi.

Bu ülkenin insanlarının geleceğinin altına dinamit koyanlarla anılmak istemediğini belirten Tuğgeneral Sönmezateş, "Bu benim için onursuzluktur, şerefsizliktir. Bana bunu yapanlardan hesabını soracağım. Hayatım önemli değil ama bu zihniyetle her yerde mücadele etmek benim tek görevim olacak. Bunu yapanları tek tek ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Haklılığımı kanıtlamak için bir avukat ile duruşmaya girdim. Müşteki haklıysa niye yedi, sekiz avukat ile duruşmaya giriyor'" dedi.

SALONDA GERGİN ANLAR YAŞANDI

Zaman zaman Cumhurbaşkanlığı avukatları ile sanıklar arasında tartışmalar yaşandı. Yerinden kalkarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarına bağırarak tepki gösteren sanık Yüzbaşı İsmail Yiğit'in yeri, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ tarafından değiştirildi. Yüzbaşı Yiğit, salonda avukatlardan uzakta bir yere oturtuldu.

Mahkeme Başkanı Baştoğ, elinde cebinde olan sanıkları da "Mahkeme huzurunda olduğunuzu unutmayın. Elinizi cebinizden çıkarın, yoksa yerinizi değiştireceğim" diyerek uyardı.

Sanıklardan Üsteğmen Ali Sarıbey, Cumhurbaşkanlığı avukatlarının, 'Hepsi aynı toptan ifadeyi kullanıyorlar' sözlerini eleştirip, "Bunu bir hukukçuya yakıştıramıyorum. Avukatın yüksek sesle konuşmasını ev sahibine baskı olarak değerlendiriyorum" dedi.

Hava Astsubay Kıdemli Çavuş Abdülhamit Gülerden, "Maddi imkanım olmadığı için avukat tutamadım. Deliller üzerinden savunma yaptım. FETÖ'cü değilim. Bununla ilgili elinde delil olan varsa ortaya koysun" dedi.

SAVCI MÜTALAA VERDİ

Daha sonra savcı Ali Cenk, mütalaasını açıkladı. Savcı Cenk, mütalaasında, okunan talimatlara, gelen delillere bu aşamada diyecekleri olmadığını belirtip, haklarında yakalama kararı bulunan Fethullah Gülen, Burkay Karatepe ve Özcan Karacan'ın yakalanması için kırmızı bülten çıkarılmasına karar verilmesini istedi.

Savcı Cenk, Fethullah Gülen'in iadesi için gerekli yazışmaların yapılmasına, olayla ilgili olarak soruşturma aşamasında yapılan çalışmalar neticesinde ulaşabilecek kamera ve tüm sanıklarla ilgili HTS kayıtlarının tamamı dosyaya konulduğunda buna ilişkin taleplerin reddine karar verilmesine, sanıkların mal varlıkları üzerine tedbir kararlarının kaldırılmasının reddine, henüz tamamlanmayan dijital eylemler üzerindeki inceleme sonuçlarının beklenmesine, kovuşturma aşamasında ByLock kullanan sanıklarla ilgili olarak mesaj içeriklerinin istenmesine karar verilmesini talep etti.

İddianamede isimleri geçen ve sanıkların da savunmalarında kendilerinden bahsettikleri Mustafa Tor, Kanuni Çiçek, Yavuz Özfidan, Murat Selçuk Çor, Tevfik Şahbaz'ın tanık olarak dinlenmesine karar verilmesini de isteyen Savcı Ali Cenk, ayrıca, ifadeleri alınamayanlar için tekrar talimat yazılmasına, bu aşamada müşteki sıfatına sahip kişilerin davaya katılma kararının kabulüne karar verilmesine, sanıkların duruşma salonuna nakilleri sırasında güvenliklerin alınması ile ilgili kolluk birimine yazı yazılmasına, sanıklardan Albay Cenk Bahadır Avcı, Binbaşı Şükrü Seymen, Tuğamiral Tezcan Kızılelma, Cumhurbaşkanlığı eski başyaveri Kurmay Albay Ali Yazıcı ve Yarbay Hüseyin Yılmaz'a ek savunma hakkı tanınmasına ve tutuklu sanıkların tamamının tutukluluğunun devamına karar verilmesini istedi.

TUTUKLU KALMAYI TALEP ETTİ

Savcının mütalaasını okumasından sonra söz alan Komando Yüzbaşı Haldun Gülmez, "Burada alınan ifadeler ve deliller incelendiğinde, Cumhurbaşkanı'na karşı işlendiği iddia edilen suikast girişiminin gerçekleşmediği, ona yönelik bir suikast girişimi olmadığı ortadır ve açıktır" dedi. Buna rağmen mal varlıklarına tedbir konulduğunu söyleyen Yüzbaşı Gülmez, tutuklu kalmalarını talep ederek şunları söyledi:

"Yargılama sürecinde, alnımızın akı ile elde ettiğimiz mal varlığımıza tedbir konulması kanunlarımıza aykırıdır. Maddiyatımıza el konularak, savunmamızın engellenmesi hukukumuza da aykırıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 avukat göndererek bu davaya müdahil olmasını kabul etmiyoruz. Bizi bırakın, ailelerimizin baskı altına alınması, hayatlarının karartılması doğru değildir. Bugün de gördük ki hayati tehlikemiz dışarıda içeriden daha fazladır. Bu nedenle tutuklu kalmamı talep ediyorum" dedi.

"DUYARLI OLMASAYDIK İKİ DEĞİL 80 ŞEHİT OLURDU"

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava sanık Pilot Yarbay Davut Uçum ek savunmasında, "Herkese bireysel olarak yargılanma hakkı verilmesi lazım. FETÖ çuvalının içinde olmak istemiyorum. Ben o operasyonda yer aldım ama harekatın Cumhurbaşkanı'na yönelik olduğunu bilmiyordum. Bu nedenle bana küfür eden insanların çocuklarını o operasyonda kurtardım. 9 yaşındaki kızıma küfretmesinler. Radar izleri ve NASA kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum. Ben ve arkadaşlarım orada duyarlı olmasaydık. İki değil en az 70-80 şehit olurdu" dedi.

KEŞİF İSTEDİ

Sanık Astsubay Erkan Çıtak da operasyon ile ilgili olarak olay yerinde tutuklu sanıklarında bulunacağı bir keşif yapılmasını talep edip, "Çünkü bu gerçeğin ortaya çıkarılması gerekiyor" dedi.

TAHLİYESİNİ İSTEDİ

Kara Pilot Albay Murat Dağlı da, şikayetçi avukatlarının savunmaların ortak yapıldığını söylediğini hatırlatıp, "Kimse ile savunmam aynı değil. Alay komutanı olarak bu insanları görmedim. Tanımadığım, bilmediğim insanlarla nasıl operasyonda olabilirim' Savunmamda diğer sanıklarla ilgili tek bir benzerlik varsa suçlamaları kabul ederim. Marmaris'ten ayrıldıktan sonra kaçmak isteseydik en kolay kaçacak olan bizim ekibimizdi. Olaydan sonra kaçmak aklımın ucundan bile geçmedi. Bu nedenle adli kontrol talebiyle tutukluluk halimin sonlandırılmasını istiyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Kurmay Albay Ali Yazıcı da dün yaptığı savunmaya ekleyecek bir şeyi olmadığını, bir talebinin de bulunmadığını söyledi.

"ORTADA KOVAN YOK"

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada Yüzbaşı İsmail Yiğit savunmasında "Marmaris'te meydana gelen suikast girişimi sonrasında olay yeri inceleme raporunda saat 00.00'da 15 kişilik bir ekibin polislerle çatışmaya girdiği ve çok sayıda mermi kullanıldığı belirtiliyor. Ancak ortada kovan yok. Bu boş kovanları kimler ne amaçla toplamıştır. Bunların araştırılmasını talep ediyorum. Cumhurbaşkanının kaldığı 3'üncü binada herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Otopsi raporlarının buraya getirilmesini talep ediyorum. Bir de ne hikmetse ikinci şehidin otopsi raporu üç kez değişti, bunların incelenmesini istiyorum" dedi. Yiğit'in savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Baştoğ duruşmayı yarın sabah 09.30'a erteledi.


Muhabir: Yaşar ANTER / Cavit AKGÜN