En İyi Nasihat, İyi Örnek Olmaktır!

En İyi Nasihat, İyi Örnek Olmaktır!

Biri Thales’e sorar;
"Sana göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir?"
"Ümit" diye cevap verir düşünür. "Zira bizi en son bırakan budur."
"Peki, öyleyse en kolay olan şey nedir?" diye sorulunca,
"Başkasına nasihat vermek" diye karşılık verir.

Peki, sizce nasihat vermeyi, eleştirmeyi biliyor muyuz?
Fikrimiz sorulmadan beyan edenlerden miyiz?
“Senin iyiliğin için“ diye başlayan kaç cümle duyduk bugüne kadar!
Dinlemek bir sanattır. Ve sabır işidir!
Açıkçası ben çok iyi bir dinleyici değilimdir. Detaylar beni boğar!
Çözüm odaklı olmayı öğrendiğimden beri, teferruat beni hep sıkar!
Olayların mutlaka 2 türlü yüzü olduğunu hatırlatırım kendime.
Kalabalık içinde verilen nasihat, nasihat değildir, hepimiz biliyoruz bunu!
Eleştiri adı altında yaptığımız zulmün, bir gün bumerang etkisi yaratacağını bilsek;
Eminim daha özen gösterirdik birbirimize.
Onun eşi, bunun çocuğu, filancanın ailesi kıyaslamalarına tanık olmuşuzdur yıllarca.
Kime göre, neye göre istenir, talep görür bu nasihatler?
Sorgulayan beyin bunu ayırt edebilir ve üzerine o etiketi yapıştırmaz.
Sorgulayan beynin nasihate değil, görüşe, farklı bakış açısına ihtiyacı vardır
Bunu bilir, ona göre yaşar.
Sözleri, davranışları, tavrı, tarzı berraktır. Gri renk yoktur!
Yıkmazlar, yıkılanı tamir etmeye çalışmazlar.
Yeniyi inşa ederler!
“Senin yerinde olsam” diye başlayan cümleleri “Benim yerimde değilsin” diye durdurma özgürlüğümüz var.. 
Nasihat, kişinin özgürlük alanında bir kavram.
Kişi ihtiyaç duyduğu an ve yakınlık hissettiği birinden talep ederse, “NASİHAT” yerini bulur.
Yeterince, nasihatlerde boğulduk.
Yüzme bilenlerimiz kıyıya ulaştı.
Biz yakın arkadaşlar ne yapıyoruz, onu yazayım size:
Baktık, işin içinden çıkamıyoruz, kafamız karışık, hemen toplanıyoruz
Elimizdeki verileri, deneyimleri, bilgileri masaya bir güzel seriyoruz
Sonra başlıyoruz onları irdelemeye 
Sebep – sonuç ilişkisini aralıyoruz
A,B,C Planımız hep mevcut, olası bir sürprizle karşılaşmamak için
Öncelik sırasını belirliyoruz. Bizi bekleyen engeller, etkenler üzerinde kafa patlatıyoruz.
“En kötüsü olursa ne olur?” Hissini yaşıyoruz ama biz çoğunlukla en iyisine odaklıyız onu belirteyim!
Birbirimize nasihat değil, ÖNERİ VE BAKIŞ AÇILARINDA bulunuyoruz!
Eleştirimizi yapıcı olarak kullanıyoruz.
Sinerji yaratıyoruz.
Daha önemlisi “FARKINDA VE ÖZENLİ” davranmaya gayret sarf ediyoruz.
Tutun ki beklenmedik bir sürprizle karşılaştık, hayal kırıklığı yaşamıyoruz.
Olasılıkları daha önceden gözden geçirdiğimiz için.
Baktık hiç biri olmuyor, teslimiyeti seçiyoruz!
Biz, buna AKIŞTA kalmak diyoruz.
“Sen planlar yaparsın, hayat onu bozabilir” sözünü kulağımıza küpe yaptık bir kere.
O küpeler kulaklarımızdayken açıkçası pek nasihate ihtiyaç duymuyoruz! 
Çoğunluk birbirini yermeyi seçerken, biz birbirimizi yükseltmeyi seçtik
Varsa bir yanlışımız, orta yerde değil, yüz yüze halletmeyi ilke edindik.
Yani Azizim siz siz olun kolay olan şeyi yani “NASİHAT VERMEYİ” seçmeyin derim.
Vermeyi düşünüyorsanız da 2 kere düşünün! Empati yetinizi devreye sokarak.

Nasihatsiz bir hafta dilerim…