Fatma Girik'ten Samimi Açıklamalar

Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncularından Fatma Girik, devletin sanat politikası, kadın sorunları, bugünün ve dünün sinemasını üzerine açıklamalar yaptı.

Fatma Girik'ten Samimi Açıklamalar

Bodrum’da yaşamını sürdüren Yeşilçam’ın efsane isimlerinden Fatma Girik, Cumhuriyet Gazetesi’nden Öznur Oğraş Çolak’a konuştu. Ünlü sanatçı, kadın sorunları, sinema gibi konuların yanı sıra sağlık durumu ve Bodrum’daki yaşamı üzerine de açıklamalar yaptı. Girik, Çolak'ın sağlığı haakındaki sorusunu şöyle yanıtladı;

"Ameliyat olduğumdan beri rutin kontrollerim devam ediyor. Eskisi gibi enerjik hissetmiyorum ama gittikçe daha iyi olduğumu görebiliyorum. Bunun için çabalıyorum. Yürümemde sıkıntı var ama düzeliyor. Annem ve kız kardeşimle birlikte kalıyorum, onlar bana iyi geliyor. Çokça kedim, köpeğim de var, onlar vazgeçilmezim, nefesim oldular kendimi bildim bileli. Hep birlikte nefes alıyoruz. Pandemi sürecinde eve kapandık ve kurallara uyduk. Ama zaten evden dışarı çıkmayı tercih eden biri de değildim hiçbir zaman."

Bodrum’daki yaşamının nasıl olduğu sorusuna ise Girik; "Gayet sakin. Yıllarca İstanbul’da yaşadım. Oranın kalabalığını arada özlüyor olabilirim. Sokakta birini görüp selamlaşmak, yürürken sizi seven birinin gelip sarması. Burada daha sakin bir yaşam sürüyorum. Bahçemde, kedi ve köpeklerimle oynadığım, günlük gazetelerimi okuduğum, annem ve kız kardeşimle sohbet ettiğim, bolca kitap okuduğum, mutlaka gündemi takip etmek için televizyon izlediğim sıradan bir yaşam. Bu salgın döneminde aslında ülkenin her yerinde aynı bir tedirginlik var. İnsanların, ne zaman biteceğini bilmediği, öldürücü bir hastalık karşısında psikolojisi bozuldu" şeklinde yanıt verdi

Ünlü sanatçı uzun ropörtajda Yeşilçam'dan eski günlere, sinema hayatından bugünkü Türk sinemasına kadar soruları yanıtlarken, "Sizce sinema politik midir?" sorusunu ise şöyle cevapladı; 

"Sinema insanları dolaylı ya da doğrudan etkileyebilen çok önemli bir sanat dalı. Bazen herkesin anlayabileceği şekilde açık açık, bazı durumlarda ise izleyicinin bilinçaltını hedef alarak gizlice yapar bunu. Fakat sinemayı sadece politik olarak tanımlamak yanlış olur. Politik sinema vardır, olmalıdır da fakat sinemayı salt politik olarak değerlendirirsek hayatın gerçeklerini göz ardı etmiş oluruz. Sinema her zaman toplumsal olayları beyazperdeye aktardı. Bu bazen köylü bir ailenin feodal düzende ezilmesinin hikâyesiyle karşımıza çıktı bazen bir işçinin patron tarafından hakkının çalınması hikâyesiyle. Toplumsal olayların sinema aracılığıyla gösterilmesi sonucu siyasilerle ile karşı karşıya kalındı birçok kez ama sinema her alandaki konuyu, her problemi farklı hikâyelerle işlemekten kaçınmadı, vazgeçmedi. İzleyiciyi güldürmek için tabii ki komedi filmleri yapılacak, ağlamak istiyorlarsa elbette dram filmleri yapılacak ya da bir aşk hikâyesi istiyorlarsa en güzelinden yapılacak. Fakat onların problemleri, geçim sıkıntıları, sefaletleri, töreleri, gelenekleri görmezden gelinirse seyirciye ihanet etmiş oluruz. Sinema seyircisiyle var. Gerçeklerden vazgeçemeyiz."

Girik "Bu aralar en çok neye sevindiniz ya da üzüldünüz?" sorusuna ise "En çok üzen, genç insanların işsiz dolaşması, koronadan  birçok insanın hasta olması ve hayatını kaybetmesi. Sevindiğim ise gazetecilerin beraat etmesi oldu. Barış’ların özgürlüğü ile ben de kendimi özgür hissettim. Şimdi sıra Müyesser ve tüm basın emekçilerinin özgürlüğünü beklemekte..." yanıtını verdi. 

‘KADIN CİNAYETLERİ BİTMİYOR...’

Geçmişte siyasete de giren ve Şişli Belediye Başkanlığı yapan ünlü sanatçı güncel politik konularla ilgili de konuştu. Çolak'ın "Sizin politika ile uğraştığınız dönemde Türkiye’nin en büyük sorunu neydi? Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu nedir sizce?" sorusunu "Kadına şiddet, kadın cinayetleri, hayvanlara, doğaya şiddet, eğitim, ekonomik sıkıntılar vardı ve halen de devam ediyor. Bizim dönemimizden bugüne kadar artan en büyük sorun maalesef genç işsizlik oldu" şeklinde yanıtladı. Girik sözlerine "Kadınların sorunlarının hiçbir zaman bitmeyeceğini düşünüyorum. Kadınlara dayatılan her türlü fikir, onlara gösterilen fiziksel, psikolojik şiddet, kadın cinayetleri bitmeyecek. Önce algı değişecek, çocuklarımız eğitilecek, hatta anne babalar eğitilecek. Bu sorunlar 100 yıl önce de vardı, teknoloji çağındayız, uzaya, Mars’a gidiliyor, ayda bitki yetiştiriliyor hâlâ kadın sorunlarını halledemedik. Neden? Çünkü bu konuda kazanacakları bir fayda yok, çıkarları yok. Oysa bir insan hayatı, insan psikolojisi dünya üzerindeki en değerli şey olmalı. Ben göremem bu sorunların bittiğini ama umarım sizler görürsünüz" ifadeleriyle devam etti.

‘CHP’Lİ BELEDİYELERİ BEĞENİYORUM’

Fatma Girik, Öznur Oğraş Çolak'ın "Belediye başkanlığı yaptınız, bugünün belediye başkanlarından çalışmalarını beğendiğiniz biri var mı?" sorusuna "İyi niyetini, tüm vatandaşlarına kullanarak, belediyecilik ruhuyla hizmet veren tüm belediyeleri tabii ki seviyor ve destekliyorum. CHP belediyelerinin pandemi dönemindeki çalışmalarını takdirle izledim ve devam etmesini diliyorum. İmkânları ve destekleri tam olsaydı çok fazla şey yapacaklardı eminim. Belediyecilik halka hizmet demektir. Bunun için her türlü imkânı kullanmak ve kendi kendine olanak yaratmak demektir. Tüm belediye başkanlarının çok çalışkan olmalarını, olanakları iyi değerlendirmelerini ve kendi içlerinde dayanışma içinde olmalarını diliyorum. Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek, Özlem Çerçioğlu aklıma ilk gelenler oluyor" yanıtını verirken, "Devletin sanat politikasını nasıl buluyorsunuz? Hükümet sizce sanata ve sanatçıya değer veriyor mu?" sorusunu ise "Devletin sanat politikası mı var? Bu konuda eksik ve yetersiz olunduğunu Cumhurbaşkanı kendi bile kabul etti ve bu konuda defalarca fikrini dile getirdi. Sanatın politikası olmaz. Sanata ve sanatçıya sahip çıkmak bir devlet politikası olmalı" şeklinde cevapladı.