KESK'TEN BASIN AÇIKLAMASI

Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) kamudan ihraç edilen kamu çalışanları için bir...

KESK'TEN BASIN AÇIKLAMASI
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) kamudan ihraç edilen kamu çalışanları için bir basın açıklaması yaptı.

Bodrum Belediye Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına yaklaşık 50 kişi katıldı. Üzerinde “Haberiniz var mı' Bodrum’da Eğitim-Sen’li 8 öğretmen gerekçesiz ihraç edildi” yazılı bir pankart ile “Öğretmenime Dokunma”, “KHK’lar gitsin biz kalıyoruz”, “Darbe fırsatçılarına izin vermeyeceğiz” yazılı dövizler taşıyan grup zaman zaman çeşitli sloganlar attı.

Basın açıklaması sırasında polis ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı. Basın açıklamasını ihraç edilen 8 öğretmenlerden biri olan Engin Karataş okudu. “Ülkenin işçileri, emekçileri, yoksullaştırılmış halkı olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz” diyerek açıklamasına başlayan Karataş şunları söyledi:

“Siyasal iktidarın iç ve dış politikada attığı adımlar toplumu daha fazla kutuplaştırıyor, barış ve huzur içinde bir arada yaşamayı zorlaştırıyor. Bugün 7. ayını tamamlanan OHAL düzeni ile yarına, geleceğe ilişkin umutlarımızı karadan gelişmelere her gün bir yenisi ekleniyor.

Çalışma ve yaşam koşullarımız her geçen gün daha da ağırlaştırılıp kazanılmış tüm haklarımız tek tek elimizden alınırken 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY ile mücadele için ilan edildiği söylenen OHAL siyasal iktidarın elinde gittikçe daha tehlikeli bir silaha dönüşmüş bulunuyor.

Bugün geldiğimiz noktada başbakanın "OHAL'i vatandaşa değil, kendimize ilan ediyoruz" sözlerinin gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Siyasal iktidarın anti demokratik, hukuksuz politikalarına muhalefet eden, hatta eleştiren herkes kolayca "terör torbasına" konulmakta, temel insan hak ve özgürlüklerinin ve bunun bir parçası olan sendikal hak ve özgürlüklerin ihlalinde olağanüstü boyutlarda bir artış yaşanmaktadır.

Tüm toplumsal kesimler gibi kamu emekçileri olarak bizler de OHAL düzeninden payımıza düşeni alıyoruz. Bir kamu emekçisinin görevden uzaklaştırılabilmesi, memuriyetten çıkarılabilmesi için bir adil soruşturma geçirmesi, savunma hakkını kullanması şarttır. Buna rağmen OHAL'e dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle on binlerce kamu emekçisi sorgusuz sualsiz, tamamen keyfi olarak memuriyetten çıkarılmış on binlercesi açığa alınmıştır.

Hukukun en temel kaidesi olan masumiyet karinesi yok sayılmış, neyle suçlandığını dahi bilmeyenlerden suçsuzluğunu ispatlaması beklenmiştir. Fişlemeler ve ihbarlar üzerinden başlatılan soruşturma süreçleri ile hukuksuz ihraç ve açığa almaların kapsamı genişletilmiş, aileleri ile birlikte 1 milyon insan doğrudan mağdur edilmiştir. Kamu emekçileri güne "acaba bugün bir KHK çıkacak mı, beni de açığa alacaklar mı, ya da ihraç edecekler mi" tedirginliği ile başlar hale getirilmiştir.

Bizler KESK olarak 78 milyon vatandaşın kamu hizmeti alma hakkı için, 3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele ediyoruz. İşte bu nedenle en başından beri emek ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk. Bugün de, 15 Temmuz sonrasında KESK'i "darbe destekçisi" olarak itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi "suç" gibi göstermektedir.

Tekrar üstüne basa basa vurguluyoruz. Yönetici ve üyelerimizı haksız, hukuksuz tamamen keyfi olarak açığa alınanların, ihraç edenlerin tek bir kriteri vardır. O da başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçi kesimlerin hak ve özgürlüklerini sınırlayan düzenlemelere seyirci kalmamamızdır. Anayasa ile yasalarla, başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri olmak üzere ülkemizin altında imzası bulunan uluslar arası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanmamızdır Gerisi lafügüzaftır. Binlerce KESK'linin tamamen hukuksuz ve keyfi bir şekilde ihraç edilmesine, binlercesinin açığa alınmasına karşı sessiz kalmamız isteniyor.

Hatta başbakan hukuksuz açığa almalara, ihraçlara karşı çıkanlara "mağduriyet edebiyatı yapmakla" itham ediyor. Hiç kimsenin bizden, ihraç edilen açığa alınan on binlerce kamu emekçisinin işsiz bırakıldığı hatta intihara sürüklendiği koşulları görmezden gelmemizi istemeye hakkı yoktur. Yaşanan haksızlık-hukuksuzluk karşısında susmamızı isteyenlere sendika olmanın, konfederasyon olmanın temel şartının üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak, geliştirmek olduğunu hatırlatıyoruz.

Bunun için diğer konfederasyonları, sendikaları bilmeyiz ama biz KESK olarak sadece kendi üyelerimizin değil, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen, açığa alınan tüm kamu emekçilerinin haklarını korumaya, yaşadıkları sorunları kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. İhraç edilen, alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar kesintisiz bir mücadele yürütmeye kararlıyız. Bu nedenle yaşadığımız sorunları halkımızla paylaşmak için "işimi Ekmeğimi Geri istiyorum!" şiarıyla alanlardayız .

Karanlığın en koyu olduğu an aydınlığın da en yakın olduğu zamandır. Biz yarının aydınlığa daha fazla yakınlaştığımız bir gün olacağına olan inancımızı koruyoruz. Biz kazanacağız. Çünkü bir sendikanın, konfederasyonun; anayasa ile yasalarla, ülkemizin altında imzası bulunan uluslar arası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması "suç" değildir. Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz de "suçlu" değil, kamu emekçileri mücadelesinin onurudur. OHAL’ in arkasına sığınmayın, ihraçların gerekçesini açıklayın. Emekçiyiz, haklıyız kazanacağız” dedi.

Grup basın açıklamasının ardından bir süre bekledikten sonra dağıldı.