Maskeli Balo 2

Bu hafta, gelin karşı tarafın aynası siz olun, kim ne maske takmışsa, onu yansıtın! Sonra izleyin. Maskeli Baloya bir renkte siz katın!..

Maskeli Balo 2

Geçen haftadan, bugüne yer değiştirdiniz mi bakalım anlam karmaşalarınızı?
Ya da bulabildiniz mi?
Diyelim buldunuz, değiştirdiniz, farkı fark edebildiniz mi peki?
Bu deneyimi yaşayan varsa ve benimle paylaşmak isterse, mail atabilir bana. [email protected] adresime.
Bir erkekle yaptığım sohbet sonucunda çıkan bu duruma, bir de kadın gözüyle nasıl bakılıyor diye merak ettim.
Bu haftada maskeli balomuza hem cinslerimizle devam edelim dedim.
İtiraf ediyorum karışık, karmakarışık bir düzeneğe kurulmuşuz kadın olarak.
Matruşka bebeklere benzetirim kendimizi.
Her defasında şaşırtan, öğrenmeye, yeniliğe açık olan kadınlarımız olduğu kadar; 
Hinliği, cinliği, şeytanı kılavuz edenlerimizde mevcut!
Ben ruhunu sadeleştirenlerden örnek almayı seçtim bu yazımda.
“Nasıl gidiyor hayat?” diye başladım.
“Neyi öğrenmek istiyorsun?” diye aldım cevabı.
Arada ki farkı görüyor musunuz, sorunun zekiliğini, sadeliğini ve bilinçliliğini.
“Kurduğun düzeni, bu düzenin içindeki savaşını, barışını, hayallerini, hedeflerini, beklentilerini ne bileyim bir kadın olarak ne hissettiğini“ deyiverdim.
“Sana süslü, cafcaflı cümleler kuramam ama janjanlı bir duygu sepeti sunabilirim” diye başladı.
“Kendi mecranda ve maceranda test ettiğin, deneyim kazandığın her ne var ise, sonunda öğrendiğin tek bir şey var bu hayatta”
“Eninde sonunda kendine kalıyorsun ve kendinle barışıp, mutlu olmayı, olabilmeyi, şartları zorlasan dahi öğreniyorsun”
“Mutluluğunu;
Şartlara, maddeye, insanlara bağlamamayı seçiyorsun”.
Bu sefer soru karşı taraftan bana geldi
“Söyle bakalım sen MUTLU MUSUN?”
Gözümün önünden yıllarım geçiverdi bir anda.
Anlam karmaşası yaşadığım kelimeler arı misali uçuşuverdi.
Arı diyorum çünkü o “vızzzzz vızzz” sesi uyanık tutar insanı.
Ve döküldü cevap kendiliğinden 
“HUZURLUYUM”!!!!.
Kendimi mutlu zannederken, bir anlam karmaşası ben yaşıyormuşum.
“Huzurun olduğu yerde, mutluluk bakidir” dedim.
“Tek başına mutluluk olmaz, etkenleri olmalı, sembolleri çoğalmalı”.
“Örnek ver“ dedi.
Hale bak yahu, ava giderken avlandım mı ne?!
Şöyle ki dedim; 
“Tamamlanmayı beklediğimiz ve tamamlayacak şeyin aslında kendimiz olduğunu bilmeyerek, bu serüvene devam ediyoruz”
“Hep bir şeyler, rayına oturduğunda mutlu, huzurlu olacağımız öğretildi, bekletildi bize. 
“Haliyle biz de akıntıda aktık gittik yıllarca. 
Tembellik ettik yani. 
Baktık öğretildiği gibi değil, uyanan uyandı, değişime kol kanat açtı ve dönüştü.”
“Dönüştükçe gördü ki, Cem Yılmaz’ın gösterisinde ki gibi “SEVGİ İÇİNDE”. (Ne gülmüştüm duyduğumda)
“SEVGİ DE, HUZUR DA SENSİN!”
“YARATTIKLARIN, DOKUNDUKLARIN, HİSSETTİKLERİN”
Tüm bunları eğer “mış” gibi yapıyor ve yaşıyorsan sanalsın, üflediklerinde toz olur gidersin sadece.
Ama tüm bunları özümsemiş ve yaşamına geçirmişsen dağ olsan yıkılmazsın, yıkıldığını sanır ve küllerinden yeniden doğduğuna şahit olursun! 
“Dur bir dakika ya, ben soracaktım, yer değiştirdik “dedim. 
Gülüştük. 
“Hayatta böyle değil mi zaten, sen hamle yaparsın, bir bakmışsın ters köşe oluvermişsin” dedi.
“Peki, maske ?”  diye sordum bu sefer ben.
“Ooooo olmaz mı, bakıyorum karşımda ki maskesini takıyor, ben de sepetten hangisi ona uyuyor, alıyor takıyorum. Oyunu kuralına göre oynayacaksın yani” dedi alaycı bir üslupla.
“Artık maskesiz olmalıyız klişesini kaldırdım, kişinin aynası isem,
“Onu, ona yansıtıyorum, hepsi bu “dedi.
Bu hafta, gelin karşı tarafın aynası siz olun, kim ne maske takmışsa, onu yansıtın!
Sonra izleyin.
Maskeli Baloya bir renkte siz katın!
Haftaya, maskeli baloda büyülü gibi gözüken iletişim ve ilişkiler üzerine buluşalım.

Sevgiyle kalın