NÜFUSUN p’İ BÜYÜKŞEHİRLERDE YAŞAYACAK

Bodrum Kent Konseyinin düzenlediği panele Araştırmacı yazar Tarhan Erdem’ le birlikte...

NÜFUSUN p’İ BÜYÜKŞEHİRLERDE YAŞAYACAK
Bodrum Kent Konseyinin düzenlediği panele Araştırmacı yazar Tarhan Erdem’ le birlikte konuşmacı olarak katılan; konut ve şehircilik uzmanı Yiğit Gülöksüz, Kent Tv ekranlarında yayınlanan, Ayhan Ongun’un hazırlayıp sunduğu Açık Görüş programında büyükşehir modeli ve bunun Muğla’ ya yansımasıyla ilgili açıklayıcı bilgiler verdi.

1992 yılından itibaren 5 yıl Toplu Konut İdaresi başkanı olarak görev yapan, konut ve şehircilik alanında yaptığı çalışmalarla ünlenen, 1996 yılında İstanbul da düzenlenen BM habitat dünya konferansının genel koordinatörlüğünü de başarıyla yürüten Yiğit Gülöksüz, Büyükşehir modeliyle ilgili şunları söyledi.

“1984 yılından itibaren, önce İstanbul, Ankara ve İzmir de uygulamaya konulan büyükşehir modeli daha sonra nüfusu 1 milyonu aşan illerde kademeli olarak uygulandı ve 16 ilimiz büyükşehir statüsüne kavuştu. İstanbul ve Kocaelinde bütün il hudutları büyükşehir mücavir alanı sayılmasına karşın diğer büyükşehirlerde nüfusa göre belli bir uzaklığa kadar büyükşehir hududu sayıldı ve bu alandaki belediyeler Büyükşehir e bağlandı.Yeni hazırlanan Büyükşehir yasasında beklenen model İstanbul ve Kocaeli’n de olduğu gibi il hudutları büyükşehir sınırı kabul edilecek ve tüm ilçe belediyeleri Büyükşehir e bağlanarak, belde belediyeleri kaldırılacak ve mahalle statüsüne dönüştürülecek. Bu durumda Muğla Büyükşehir olduğu zaman 61 belediyeden yalnızca 12 ilçe belediyesi kalacak. Bir yanıyla hizmetlerin daha geniş alanda ve daha rantabl yayılması mümkün olacağı düşünülerek olumlu sayılsa da Muğla gibi merkezi küçük ve üstelik çok geniş bir alana yayılmış, ekonomik olarak da daha gelişkin kıyı ilçelerinin olması itibariyle bir dolu sıkıntıların da yaşanacağı bir gerçek. Yeni oluşacak 13 büyükşehirle birlikte Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde yetmişi bu 29 büyükşehirde toplanmış olacak. Çok büyük ölçüde göç almış bu kentlerde kültürel ve ekonomik kimi sıkıntılar yaşanacak olsa da makro düzeyde projelerin daha kolay ve pratik uygulanması mümkün olacaktır. Yakın zamanda çıkan bildik adıyla kentsel dönüşüm projesi dediğimiz yasayla merkezi hükümet isterse ve belediyeler gerekli ön hazırlıkları yapmazlarsa belediyelerin bir dolu yetkilerini ellerinden alabilir. Özellikle de yeni rezerv alanları oluşturma gerekçesiyle kentin imarına müdahale edebileceği gibi, riskli bölgeler ya da risk altındaki binalara yönelik tasarruflarda bulunabilirler. Yani özetle belediyelerin kurumsal eksiklikleri ve yetersizlikleri ve de belediye başkanlarının basiretsizliklerinden yararlanmaya çalışacaklardır. Belediyelerin bu duruma hazırlıklı olmaları ve merkezi hükümete bu alanda boşluk bırakmamak için ön almaları, gerekli hazırlıkları yapmaları gerekir.”