Özdil, Eviyle İlgili İlk Kez Yazdı...

Sözcü Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşe yazısında dün yıkımına başlanan fakat avukatının itirazı üzerine Muğla 1'inci İdare Mahkemesi tarafından yıkım kararı veren kamu kurumlarının savunmaları gelene kadar yürütmeyi durdurma kararı alınan evini yazdı.

Özdil, Eviyle İlgili İlk Kez Yazdı...

Vicdanı Olan Herkes Biliyor başlıklı yazısına “Kardak Krizi’ni bile bu kadar gazeteci takip etmedi” diyerek başlayan Özdil, köşe yazılarına bir süre ara verdiğini açıkladığı yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Bodrum'daki alt tarafı iki oda bir salon yazlığımızla alakalı linç kampanyasını biliyorsunuzdur. 

Allah sizi inandırsın, Kardak Krizi'nde bile hadiseyi takip eden bu kadar sayıda gazeteci yoktu! Manşetlerinden yargısız infazlar yaptılar, ekranlarında mahkemeler kurdular, algı yaratmak için yalanlarla iftiralarla karalamalarla hükümler verdiler, salyalar akıtarak yayınlar yaptılar. 

Ama, bu ülkede namuslu hakimler var. Yürütmeyi durdurma kararı verildi. İlla yıkılacaksa yıkılır, hatta biz yıkarız, canımız sağ olsun. Ama buna “bağımsız yargı” karar verir. Yandaş tetikçiler değil. Hukuksuz işimiz olmadığını, o evde bir kuruş haram bulunmadığını, devlet gücünü kötüye kullanarak intikam alınmaya çalışıldığını, organize kötülükle karşı karşıya olduğumuzu herkes biliyor. Bizim meselemizle yakından ilgilenen, bizi tanıyan tanımayan, bütün mimarlar, bütün inşaat mühendisleri, bütün avukatlar biliyor. Vicdanı olan herkes biliyor. Müsterihiz. 

Seyahat yasağı var. İstanbul'dayım. “Valilikten izin alırsan Bodrum'a gidebilirsin” diyorlar.. Bana yönelik hukuksuz uygulamayla mücadele edebilmem için, Akp valisinden hukuki izin istememi bekleyenler, sanırım beni hiç tanımıyor. “Gazetecilere seyahat yasağı yok, gazeteci kimliğinle git” diyenler var. Benim öyle bir kimliğim yok. Sadece nüfus cüzdanım var. Hayatım boyunca basın kartı kullanmadım. Çünkü gazetecilik yapmak için de hükümetten izin almama gerek yok. Dolayısıyla, taa 700 kilometre uzaktan boğuşmaya çalışıyorum. Orada benim adıma uğraşan kötü gün dostlarımın, avukatlarımın hakkını ödeyemem, kendilerine yürekten teşekkür ederim. 

Ama, sabahın köründen itibaren telefon üstüne telefon, Türkiye'nin dört bir yanından arayan soran derken, günlük yazıya odaklanıp baskıya yetiştirebilmem maalesef imkansız. Az biraz izin rica ediyorum.”