YATAĞAN ANTİK KENTLERİNDEKİ KAZILAR

Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan, Muğla'nın Yatağan...

YATAĞAN ANTİK KENTLERİNDEKİ KAZILAR
Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan, Muğla'nın Yatağan ilçesindeki Lagina ve Milas'ın Ören beldesindeki Keramos antik kentlerinde bu yıl yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Lagina'daki önemli yapılar arasında, tanrıca Hekate kutsal alanının giriş kapısı (propylon), kutsal alanın etrafını çevreleyen duvar (peribolos), kutsal alan içinde üzeri kapalı dinlenme ve gezinti yerleri (stoa), kurbanların kesilip tanrıçaya sunulduğu yapı (altar) ve içinde tanrıçanın heykelinin de yer aldığı tapınak ile rahip evlerinin bulunduğunu anlatan Tırpan, şu bilgileri verdi:
''Bölge mermer ocaklarıyla çevrili. Bu nedenle dönemin ünlü taş ve mermer ustaları hep burada yetişmişler ve Lagina'da harika eserler yapmışlar. Buradaki her eser mermerden yapılmış. MÖ 365 yılındaki Rodos merkezli bir depremden sonra bölge terk edildiği için yapıların mimari özellikleri korunabilmiş''
Bu yıl Selçuk ve Pamukkale üniversitelerinden 90 kişilik bir ekiple bölgede çalıştıklarını belirten Tırpan, kazılarda önemli bulgulara ulaştıklarını söyledi. Prof. Dr. Tırpan, şunları kaydetti:
''Lagina'da, mitolojide yer altındaki ölüler diyarının kapısında bekçilik yaptığına inanılan üç başlı 'Kerberos Köpeği'nin heykelini, Keramos'ta ise Karya uygarlığının en büyük tanrısı Zeus Labrandos'un çift ağızlı kutsal baltası 'Labris'in altından yapılmış küçük sembollerini gün yüzüne çıkardık. Bu da bize gösteriyor ki tanrı Zeus Labrandos burada MÖ 9 ila 7. yüzyıl arasında yani geometrik devirden itibaren tapınım görüyordu. Karyalı Zeus Labrandos'un kutsal baltası Labris'in tarihini geometrik devire kadar geri çektik. Bu, önemli bir arkeolojik buluntu. Bütün bunlara bakarak, batı Anadolu'daki uygarlığın, Yunan uygarlığından bağımsız ve en az onun kadar eskiye dayalı olduğunu ifade edebiliriz.''
Bölgede antik Karya uygarlığının dili Karca ile yazılmış kitabe bulduklarını anlatan Tırpan, Karyalılar'ın gerek dil, gerek din açısından farklı ve demokratik sistemin yerleştirilmesi açısından önemli bir kavim olduğunu söyledi. Karyalıların, savaşçı ve denizci olduklarını, bu yüzden Karce kitabelerinin Akdeniz havzasının hemen her tarafına yayıldığını ifade eden Tırpan, şöyle konuştu:
''Bugüne kadar 250'ye yakın Karce kitabe bulundu. Bir tane de biz bulduk. Ama bizim bulduğumuz kitabede kelimeler ayrı ayrı yazılmış. Bu kitabe Karcanın çözümüne büyük bir katkı sağlayacak. Eski Yunan yazarlarında Karyalıların yerli ve dolayısıyla Anadolu'da Helenlerden daha kıdemli kimliğini göz ardı etme çabası görülüyor. Anadolu hep Helenlerin bir uzantısı olarak sunuluyor. Batı Anadolu uygarlığı Karya'nın çok eski dönemlerde İyonlarca kolonize edilmiş bir bölge gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ancak biz, Lidya, Likya ve Karya halklarının, Anadolu'nun yerli halkları olduğunu ve Hititlerle bir arada değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyoruz.''
Lagina'da ortaya çıkarılan eserlerin iyi sergilenemediğini belirten Tırpan, önemli bir turistik bölge olan Muğla'da kente yakışır bir müze olmadığını söyledi.
Muğla Müzesi'nin yeterli büyüklükte olmadığını, paha biçilmez eserlerin müze deposunda tutulduğunu ifade eden Tırpan, Yatağan'daki Osman Hamdi Bey Evi'nin müze yapılmasını istediklerini belirtti. Prof. Dr. Ahmet Tırpan, Batı Anadolu'da Türk arkeologlarca yürütülen ilk kazıların Lagina'da yapıldığını söyledi. Ahmet Tırpan, Lagina'da bu güne kadar ortaya çıkarılan eserlerle ilgili şöyle konuştu:
''Stratonikeia kendi ile dini merkez olan Lagina Hekate Kutsal alanı arasında yaklaşık 9,5 kilometre uzunluğunda kutsal yol ortaya çıkarıldı. Kutsal alanda Helenistik Dönem'in en önemli plan tipi olan pseudodipteros planda yapılmış tapınak ile Apollon ve Artemis Kutsal Alanı Lagina'daki en önemli kalıntılar. Kutsal havuz, Nekropol'deki dromoslu mezarlar ve kaya mezarları buradaki önemli eserler arasında. Hekate kutsal alanında, üzerinde Truva Savaşı'nı konu alan figürlerin bulunduğu kabartmalı friz bloğu çıkarıldı. Friz bloğun Osman Hamdi Bey döneminde bulunan kabartma eserlerden sonra, son 108 yılın en önemli kabartma friz bloğu olduğu belirtildi.''