BkMM HAZİRAN AYI TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ

Türkiye de eş zamanlı olarak 30 ilde yapılan Türkiye küçük Millet Meclisi toplantılarının...

BkMM HAZİRAN AYI TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ
Türkiye de eş zamanlı olarak 30 ilde yapılan Türkiye küçük Millet Meclisi toplantılarının Bodrum ayağı Ticaret Odası Meclis Salonunda gerçekleştirildi.

Gezi olaylarının gösteri hakkı ve toplumun yaşamsal kararlara katılımı çerçevesinde masaya yatırıldığı toplantının moderatörlüğünü Gazeteci-yazar Ayhan Ongun yaptı.

Olayların başladığı günden itibaren gelişmelerin yer aldığı bir görsel sunumun ardından avukat Ergin Cinmen mevcut duruma ilişkin bir hukuksal değerlendirme yaptı. Gösteri hakkının izne bağlı olmadan yapılacak bir evrensel hak olduğunu, bildirimde
bulunmanın yeterli olduğunu söyleyen Cinmen, yasalar bir yana kimi tepkilerin toplumsal meşruiyetinin daha önemli olduğuna ve iktidarın otoriter tavır ve özel yaşam müdahale içeren uygulamalarına karşı kendiliğinden oluşan bu halk hareketinin toplum vicdanında karşılık bulduğuna dikkat çekti.

MHP İlçe Başkanı Asım Başaran; partilerinin niye alanlara inmediğini anlattığı konuşmasında iktidarın haksız uygulamalarının halkı patlama noktasına getirdiğini ve masum başlayan gösterilere polisin orantısız güç kullanması sonunda olayları bu noktalara geldiğini iddia etti.

Daha sonra söz alan avukat Betül Cinmen, CHP eski ilçe başkanı Duran Öztürk, Deniz Ticaret Odası yöneticisi Tunç Kutoğlu, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına Nihat Gençosman, Bodrum Kadın Dayanışma derneği Başkanı Figan Erozan, Emep İlçe Başkanı Nuri Alikoç ve bireysel söz hakkını kullanan Coşkun Yalçın ve Filiz Dizdar; eylemlere ilişkin görüşlerini dile getirdiler.

Konuşmacıların üzerinde ortaklaştıkları genel görüş; bu eylemlerin yalnızca birkaç ağacın sökülmesi değil, son dönemlerde iktidarın baskıcı, otoriter tavırları ve başbakan Erdoğan’ın sert, kırıcı üslubu sonucu oluşan tepkilerin Gezi parkı olayında dışa vurumudur, şeklindeydi.

Emniyet güçlerinin orantısız güç kullandığı, ancak kimi kontrolsüz grupların da kamu ve özel şahısların mallarına zarar vererek eylemi gölgelediği, ayrıca hiçbir grup ya da siyasi partinin bu halk hareketine sahip çıkmaya hakkı olmadığına da vurgu yapıldı.
Bu tür eylemleri fırsat bilerek iktidarı demokratik olmayan yollardan düşürmeye çalışmak isteyenlere de fırsat verilmemesi, çözümün demokratik yöntemlerde aranması gerektiği toplantının ortak fikrini oluşturdu.