DSİ’ye Dava Açtılar

Muğla Su İnisiyatifi Grubu, termik santrallere su tahsis ettiği gerekçesiyle Muğla İdare Mahkemesine başvurup, Devlet Su İşleri’ne (DSİ) dava açtı.

DSİ’ye Dava Açtılar

Geçtiğimiz günlerde termik santrallere su tahsisinin durdurulması için DSİ'ye 465 dilekçe veren Muğla Su İnisiyatifi Grubu, bu kez yargı mücadelesi başlattı. 

Muğla İdare Mahkemesine başvurarak DSİ’ye dava açan grup üyeleri, mahkeme önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Bodrum’da yaptıkları çevre temizliği etkinlikleri ile bilinen Mis Gibi 1 Bodrum Grubu gönüllüleri ile Gümüşlük Forumu üyeleri de katıldı. 

Muğla Su İnisiyatifi adına konuşan Sedat Yağcıoğlu, şunları dile getirdi;

“Muğla'nın farklı bölgelerinden yurttaşlar, sivil toplum örgütleri olarak 9 Kasım 2023 tarihinde DSİ'ye dilekçeler verdik. Neydi talebimiz? Muğlalılar su sıkıntısı çekerken insanların, doğanın yaşam hakkı olan su termik santrallere soğutma suyu olarak veriliyor. Bu işte çok büyük bir yanlışlık, adaletsizlik ve vicdansızlık var. DSİ'ye verdiğimiz dilekçelerde bunları dile getirdik ve termik santralleri işleten şirketlerle yapılan su tahsisi protokollerini iptal etmesini istedik. Ancak 465 yurttaşın dilekçelerinin hiçbirine yanıt verilmedi. Bizler de yasal haklarımızı kullanarak bugün taleplerimiz doğrultusunda DSİ'ye İdare Mahkemesinde davamızı açtık, termik santrallere su tahsislerinin iptalini istedik.

Yapılan hukuksuzlukları yeniden hatırlayalım: 2014 yılında termik santraller özelleştirilmeden hemen önce, Geyik Barajında toplanan yıllık 14.5 Milyon m3 suyun 9.5 Milyon m3'ünün Yeniköy TES'e soğutma suyu olarak verilmesine karar veriliyor. 2016 yılında yapılan diğer bir protokolle de Dipsiz kaynağından 650 lt/sn debisinde su Yatağan Termik Enerji A.Ş.’ye tahsis ediliyor. Bu sözleşmelerin imzalanmasının hemen sonrasında termik santraller özelleştirilerek yapılan bu protokollerde belirtilen miktarlarda suyun kullanım hakkı da termik santrallerin işletmesini alan şirketlere geçirilmişti. 

Bu iki termik santral, her yıl toplam 33,5 milyon m3 içilebilir kalitede su kullanmaktadır. Yani Bodrum Yarımadasında halk susuzluk çekerken, halkın ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlası bu iki santral tarafından tüketilmektedir. 

Su Tahsisleri Yönetmeliği’ne göre halkın ihtiyaçlarının karşılanması öncelikli olması gerekirken, suyun bu işletmelere tahsis edilmesi yönetmeliğe aykırıdır. Üstelik adı geçen termik santraller hakkında 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından kapatma kararı verilmiştir. Kapatma kararı daha sonra Danıştay'da onaylanmış, ancak kararın uygulanmaması üzerine davacıların konuyu AİHM'e taşıması sonucunda, Türkiye mahkemelerinin verdiği kapatma kararının uygulanması gerektiği, 2005 yılında AIHM tarafından da onaylanmıştır. 

Yönetmeliğe aykırı olarak yapılan su tahsisleri, söz konusu işletmelerin yasadışı faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, hukusuzluğun boyutu çok daha vahim hale gelmektedir. Bu işletmelerin yirmi sekiz yıldır yasadışı faaliyet sürdürmeleri, üstelik kamu kaynaklarının bu şirketlere aktarılmasının, anayasal hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmadığı ortadadır.  

Ne yazık ki hukukun, anayasanın, yargı kararlarının yok sayılmasının adeta normalleştirilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Seçmenlerin iradesi yok sayılarak belediyelere kayyımların atandığı, seçme ve seçilme hakkının yok sayılarak seçilmiş politikacıların, belediye yöneticilerinin hapislerde rehin tutulduğu, Anayasa Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Danıştay kararlarının, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereği uymak zorunda olduğumuz AIHM kararlarının uygulanmadığı bir ülke haline geldik. Muğlalıların adalet talebi, tüm bu hukuksuzluklardan ayrı değildir. Yaşam hakkı olan suyu savunurken her türlü hukuksuzluğa karşı duruyoruz. Yaşamlarımız, yaşam alanlarımız özgürleşinceye kadar, her türlü meşru ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.”