CHP’de Hedef Parti İçi İktidar!..

Ayhan Ongun CHP'deki kongre süreçlerini yazdı...

CHP’de Hedef Parti İçi İktidar!..

Mart sonunda yapılacak kurultaya hazırlanan CHP’de ilçe kongrelerinin ardından il kongreleri de tamamlandı.

İlçe ve İl Kongrelerin büyük çoğunluğunda tek adaylı kongreler yapıldı.

Genel Başkan ve adamları örgütleri böyle bir uygulama için zorladılar.

Kimi yerlerde yukarıdan gelen baskıları göze alamayan adaylar çekilmek zorunda kaldılar.

Kimi yerlerde yukardan gönderilen divan başkanları masa başı oyunlarla adayların seçime girmelerini engellediler.

Sonra da herkesi aptal yerine koyar gibi,  coşkusuz, heyecansız kongrelerde göreve getirdikleri kişileri seçim kazanmış kahramanlar gibi örgüte sunmaya kalktılar.

Tüm bunlara niye gerek duyuldu.

Tepedeki yöneticilerin tekrar parti içi iktidarı ele geçirecekleri bir kurultay delegasyonu oluşturarak, egemenliklerini sürdürmeleri sağlanacak.

Peki, böyle bir zihniyetle bu parti iktidar olabilir mi?

Daha doğrusu, partiyi her geçen gün tek adam yönetimine doğru sürükleyenlerin ülkede iktidara gelmek gibi bir derdi var mı?

Bence yok.

Çünkü iktidar olmak sorumluluk gerektirir.

Fedakârlık, inanç, kararlılık ve en önemlisi daha çok emek gerektirir.

Oysa muhalefet partisinde yönetici olmak kolaydır.

Kimseye hesap vermek zorunda olmadığınız gibi, ana muhalefet partisinde yönetici olmak gibi bir statü edinirsiniz.

İlgi ve itibar görünürsünüz.

Genel Başkan kontenjanından milletvekilliği garanti.

Belediye başkanlığı, meclis üyeliği seçimlerinde yüzlerce aday peşinizde, kapınızı aşındırır.

Gittiğiniz her ilde özgüveni olmayan, her koşulda biat edecek birini arayan örgüt yöneticileri tarafından yere göğe sığdırılamazsınız.

Gelsin yemekli toplantılar, kokteyller, örgüt toplantıları…

İktidar karşıtlığı üzerinden basın açıklamaları, ucuz ve popülist “istemezükçü” sözde muhalefet atakları.

Bırakın halka saygıyı, kendi partililerini bile küçümseyen, değersizleştiren, kişisel hırs ve egolarının esiri olmuş bu bildik siyasi figürler, en çok da kendi partilerine zarar verirler.

Onlar, milyonlarca iyi niyetli, inançlı, hayalleri olan insanın umuduyla oynarlar.

Bu yüzdendir ki örgütlü yapılardan, ilkeli insanlardan, inançlı kadrolardan pek hoşlanmazlar.

Hatta ellerinden gelse hepsini işlevsiz, etkisiz, itibarsız hale getirmek isterler.

O yüzdendir ki, demokratik yarışların olduğu, parti içi dinamiklerin harekete geçtiği, dayanışma duygusunun yükseldiği, heyecan ve coşkunun doruklara çıktığı kongrelerden korkarlar.

CHP’nin tarihine baktığımızda bir hafta süren kurultaylar vardır, sanki bir okul gibi katılanların eğitildiği, inançlarını, umutlarını tazelediği…

Uzun süre bir arada kalmanın verdiği samimi dostluklar, yoldaşlıklar oluşur.

Sonrasında bilirler ki, her gittikleri yerde kendilerine sahip çıkacak bir örgütleri, ekmeğini bölüşecek dostları vardır.

Ya şimdi böyle mi?

Anlamsız çekişmelerle, birbirlerini kıskanan, herkesin, bir diğerini rakip gördüğü bir örgütte gerçek dostluk, yoldaşlık olur mu?

Olmasın diye zaten parti içi demokrasinin kırıntısına bile tahammül edemiyorlar.

Ve o yüzdendir ki ne kadınlar, ne gençler hak ettikleri yerlere gelemiyorlar.

Gençlerin, yeni, yetenekli kadroların önünü açmaktansa, her fırsatta çelmeleyen, önlerini kesen kaşarlanmış siyasiler yüzünden, parti her geçen gün daha çok sağa savruluyor.

Irkçı, şoven, milliyetçi unsurlar bünyeyi kemirip duruyor.

Parti içi demokrasiyi işletmeyen, örgütsel yarışlara yasak getiren bir yönetim kadrosuna sahip bir partinin ülkeye demokrasi getireceği iddiasına kim inanır!

Aşağıdan yukarıya doğru bir taban hareketi yaratmadan bu siyaset baronlarının kimseye fırsat vereceği yok.

Sosyal Demokrat bir parti eninde sonunda kendi içinden yeni kadrolar ve liderlerini çıkarmak zorundadır.