Demirbükü’nde 400 Dönümlük Proje

Portföy yönetim şirketi Re-Pie Portföy’ün yeni fonu Artnouve GSYF, Bodrum-Demirbükü’nde 400 dönüm üzerinde proje gerçekleştirecek. Artnouve GSYF, proje çerçevesinde ultra lüks otel markalarından Amanruya otelini de satın aldı.

Demirbükü’nde 400 Dönümlük Proje

Artnouve GSYF, son dönemlerin en büyük satın almalarından birini gerçekleştirip dünyaca ünlü ultra lüks otel markası Aman’ın Bodrum’daki Amanruya otelini satın aldı. Şirket, ilk projeyi, otelle birlikte Demirbükü’nde toplam 400 dönüm üzerinde gerçekleştirilecek.

Dünya’nın en lüks otel markalarından birinin de içinde yer alacağı ultra lüks villalardan oluşan bir yaşam kompleksi kurulması planlanıyor.

DEMİRBÜKÜ’NDE 400 DÖNÜM ÜZERİNDE GERÇEKLEŞECEK

Re-Pie Portföy Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Emre Çamlıbel, Artnouve GSYF’nin yatırımı hakkında şu bilgileri verdi:

“BES fonları, bireysel ve tüzel yatırımcıların katılımıyla 250 milyon dolar kaynakla kurduğumuz Türkiye’nin en büyük girişim sermayesi yatırım fonu Artnouve GSYF’nin ilk yatırımı olan proje, Bodrum Demirbükü’nde 400 dönümlük geniş bir arsa üzerinde gerçekleşecek. Sürdürülebilirlik anlamında sadece ülkemizde değil, Dünya’da da öne çıkan en iyi uygulamalardan birine imza atacağız. Vazgeçmeyeceğimiz tek unsur, bölgenin bitki örtüsü, kara ve denizdeki canlı yaşamı başta olmak üzere doğal hayatı korumak olacak. Dünya’nın en ünlü mimarlık ofisleriyle çalışmalarımız sürüyor. Global ölçekte 7 mimari ofis çalışmalarını yaptı. Bu çalışmaları harmanladık. Proje alanında yer alacak otel için dünyaca ünlü bir markayla anlaşma sağladık ve kısa süre içinde duyuracağız. Böylece, ülkemizin turizm profesyonelleri de dünya standartlarında istihdam olanağı bulacakları yeni bir turizm alanına kavuşacak. Projeye yabancı yatırımcılardan da büyük ilgi var.”

PROJENİN DEĞERİNİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YAKLAŞIMI ARTIRACAK

“Projemize en büyük değeri kazandıran özellik, sürdürülebilirlik yaklaşımı olacak.” diyerek konuşmasına devam eden Çamlıbel, “Bu çerçevede hazırlanan master plan, mevcut bitki türleri dahil olmak üzere doğal yaşamı bütünsel olarak korumak, bölgenin doğal potansiyelini geliştirmek ve proje unsurlarını yerel ekosisteme doğallıkla entegre etmek için koruma odaklı tasarıma öncelik veriyor. Mevcut bitki örtüsünü en kapsamlı şekilde muhafaza ederken entegre su yönetimi ile arazinin doğal su kaynaklarının korunması ve döngüsel su kullanımıyla doğal kaynak kullanımının en düşük seviyeye çekilmesi hedefleniyor. Proje, net sıfır enerji stratejisine bağlı kalarak güneş enerjisi kullanımını, yağmur bahçelerini ve sulama için su depolamayı öne çıkararak dünyanın en yaygın kullanılan yeşil inşa derecelendirmesi olan LEED sertifikası gereksinimleri çerçevesinde hayat bulacak.” ifadelerini kullandı.