Gümüş'ten Evlilik Affı Açıklaması

Yanındayım Derneği Başkanı Buse Tekgül Gümüş, evlilik affı yasa tasarısıyla ilgili bir açıklama yaptı. 

Gümüş'ten Evlilik Affı Açıklaması

İkinci yargı paketiyle evlilik affı düzenlemesi getirilmek istendiği iddialarıyla ilgili tartışmalar sürerken, Yanındayım Derneği de konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Dernek Başkanı Buse Tekgül Gümüş tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yanındayım Derneği olarak bugünlerde tekrar gündemde olan 2. Yargı Paketi düzenlemesi ve "çocuk istismarına af" olarak nitelendirilen yasa tasarısı ile ilgili gelişmeleri derin bir kaygı ile izliyoruz.

Tartışmaların çıkış noktasına baktığımızda, erken yaşta yaptıkları evlilikleri nedeniyle eşleri hapse giren kadınların ve çocuklarının mağduriyetleri karşımıza çıkıyor. Ülkemizde yaklaşık olarak 7 bini bulan ciddi bir sayıdaki kitleden bahsediyoruz. Bu kadınlar, Tek Suçumuz Sevmek, Mağdur Kadınlar Platformu gibi platformlar ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Çoğu da çok erken yaşta anne olmuş olan kadınlar ne yazık ki.

Tasarıda yer alacağı söylenen erken evlilik affı ile bu eşlerin aile birliğinin korunmasının amaçlandığına samimiyetle inanmak istiyoruz. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kesinlikle af ve indirim olmayacağını vurguladığı 6 suçtan biri cinsel istismar. Ayrıca bu affın şu an hapiste olan eşler için 1 kereye mahsus olması ve bazı kriterlerin dışındaki durumlarda af olmayacağının açıklanması da göz ardı edilmemesi gereken hususlardır. Bu istisnanın, bir kereden bir şey olmaz zihniyeti ile bir tutulmaması gerektiğini düşünüyoruz.

PEK ÇOK GENÇ KIZIMIZ İSTEMEDİĞİ EVLİLİKLERİ YAPMAYA ZORLANIYOR

Ancak kültürümüzde ne yazık ki hala devam etmekte olan birtakım çağdışı uygulamaları da yok saymamız imkansız. Kız çocuklarının ergenlik dönemine girince aile namusuna "leke" getirmeden evlendirilmesi gerektiği yanılgısı, cinsel istismar mağduru bir kızın istismarcısı ile evlendirilerek "namusun" temizleneceği düşüncesi gibi. Bugün hala pek çok genç kızımız, çeşitli nedenlerle istemediği evlilikleri yapmaya zorlanıyor. Bahsi geçen evlilik affı her ne kadar 1 kereye mahsus olacaksa da, bu durumdan zarar görecek bir kitlenin olduğu da su götürmez bir gerçek.

Peki, hem eşlerinin hapisten çıkmasını dört gözle bekleyen hem de istismarcısıyla tekrar bir araya gelme tehlikesi yaşayan kadınlarımız için nasıl bir çözüm geliştirilebilir?

2. Yargı Paketindeki erken evlilik affı ile ilgili önemli bir kriter de eşler arasında en fazla 10 yaş olması kuralıdır. 18 yasından önce evlilik yapmış bir kız çocuğu için 10 yaş, önemli bir yaş farkı sayılır. Bu kural yaş farkı 5 yıldan fazla olan evliliklerde bazı kriterlere daha bağlanarak; örneğin, kadının yazılı dilekçesi, aftan sonraki süreçte kadının ilk şikayetinde affın iptali gibi bazı ekstra önlemler getirilerek daraltılabilir.

Bir kez daha önemle hatırlatmak gerekir ki, bu düzenleme şu an aile birliği bozulan kadınların mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılmaktadır. Burada yeni mağduriyetlerin önünü açabilecek her ayrıntı irdelenmeli ve tedbire bağlanmalıdır.

Düzenlemede cebir, tehdit, hile, tecavüz veya iradeyi etkisiz bırakan nedenlerle yapılan evliliklerde, affın geçerli olmayacağı belirtiliyor. Fakat realiteye baktığımızda, aile baskısı ile evlendirilmiş ve çoğu zaman da maddi bir özgürlüğü olmayan bir "kız çocuğunun", böyle bir zorlama varsa bile bunu anlatmaya dair pek çok çekincesi olacaktır. Bu da, gizli kalacak mağduriyetler demektir. Bu durumda hiçbir yasal düzenleme ve af, hukuken ve vicdanen kabul göremez.

MEDENİ KANUNUMUZDA KAPSAMLI BİR DÜZENLEME YAPILMALIDIR

Peki daha kalıcı bir çözüm ne olabilir? Öncelikle ülkemizin de imzasının bulunduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ‘de yer alan, "18 yaşın altındaki her birey çocuktur." ibaresi temel alınarak, medeni kanunumuzda kapsamlı bir düzenleme yapılmalıdır. Evlenme yaşı hiçbir koşul ve istisna olmaksızın minimum 18 olarak belirlenmeli; bu yaştan önceki birliktelikler "sözde eşler"  için ve ayrıca bu kişilerin bakımından sorumlu ebeveynleri için suç sayılmalıdır. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyan din gorevlilerine ve 18 yaş altı evliliklere müsaade eden ailelere ceza uygulaması getirilmelidir. Sağlık personelleri ve kolluk kuvvetlerinin, bu evlilikleri bildirmek konusunda takdir yetkisi olmamalıdır. Her ihmal cezaya bağlanmalı, 18 yaş altında dini nikah ile birlikte yaşamak suç sayılmalı, 18 yaş altı annelikler derhal bildirilmelidir. 

18 YAŞIN ALTINDAKİ HER BİREY ÇOCUKTUR

Sonuç olarak; 18 yaşın altındaki her birey çocuktur, evlilik kurumunun tarafı olamaz. Bu aftan sonra yapılan erken evlilikler ve buna göz yuman kişiler cezalandırılmalıdır.
2.Yargı Paketindeki düzenleme, yeni ek tedbirlerle zoraki evliliklerdeki mağduriyetler için tekrar ele alınmalıdır.
Af sonrası dönem için, en az 5 yıl süreyle, kadının fiziki ve psikolojik sağlığına devlet tarafından kontrol getirilmelidir.
– Bir hata ederek erken yaşta evlendiği için yuvası dağılan mağdurların, çok iyi irdelenip karşılıklı rızaların tespitiyle affedilmesine,
– Bu affın sadece 1 kere yapılacağına ve bundan sonraki her 18 yaş altı evliliğin cezaya tabi tutulacağına 
– Rıza göstermeye zorlanarak evlenen kişilerin, yaptırımı kadını zor durumda bırakmayacak, kocasının ya da ailesinin şiddetine maruz bırakılmayacak şekilde, bu evlilikten kurtarılmasına (aftan muaf tutulmasına değil, bu evlilikten tamamen kurtarılmasına)
– Toplumda erken evliliğin kültür sayıldığı, normal karşılandığı kesimlerin acilen bilgilendirilmesine,
– Evli olmanın, düğün yapmanın, çocuk doğurmanın, aile birliği kavramından söz edilmesi için yeterli olmadığının idrakına,
– Hapishanelerde yer açmak için, gerçek suçsuzların serbest bırakılmasına, İhtiyaç vardır.

Kültürümüzün en büyük yanlışlarından biri olarak yapılan 18 yaş altı evlilikler nedeniyle, eşleri yıllardır hapiste olan ve dışarıda tek başına çocuğunu büyütmek zorunda kalan, geçim sıkıntısı çeken kadınlar için bir düzenleme "yapılmamasının" adaletsizlik olacağını düşünüyor, Türk Medeni Kanunu'nda yapılacak daha kapsamlı düzenlemelerle 18 yaş altı evliliklerin tamamen bitirilmesini diliyoruz.

Bu gibi hassas konularda, konudan etkilenen her muhatabı düşünerek hareket etmenin gerekliliğine inanıyor ve "çocuk tecavüzüne af" gibi toplumsal gerilimi tırmandırıcı söylemlerden kaçınılması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu yazıyı sağduyu ile okuyan her kişi görecektir ki, hem çocuk istismarına hem de erken yaşta yapılan evliliklere bir çözüm getirebilmekten yanayız. Tam da bu nedenle sorunu, sorundan etkilenen her "taraf" açısından ele almaktan başka çıkar yol göremiyoruz.

Çocuklarımızı korumak, anne baba, kadın erkek, genç yaşlı hepimizin görevidir. Tüm insanlık için, daha güvenli ve adaletli bir dünya dileriz.”