İşin Aslı...

İşin Aslı...

işin aslı;

ne taşın düşeceği var
ne de ayı’nın çıkacağı...

yeter ki
hangi yoldan gideceğimizi bilelim

öyle ya
nereye varacağını bilmeyene
kim nasıl rehber olsun…

dostlarım bu yazım
bir yerel siyaset yazısıdır…

korku sarmalı içine itilmek istenen
yerel idareciler

gerek siyaset bezirganlarının
gerekse diğer kanaat operatörlerinin
algı labirentlerinden çıkabildikleri

ya da
hiç o labirentlere sapmadan
yol alabildikleri ölçüde
özgür ve bağımsız olacaklardır…

burada en hassas olmaları gereken şey;

kimsenin korkularını kendi korkuları
kimsenin kötülerini de
kendilerine kötü bellememek olmalıdır…

faşizmin
bağımsız cumhuriyetimizden
intikamıydı 12 eylül

yılın en romantik ayında
duygularımızdan vurmuşlardı

ve kendi korkularını
bizim korkularımız yaparak
başarmışlardı bunu

kendi kötülerini de
milletimize kötü bellettiler yıllarca...

12 eylül yazıma
lady gaganın
i will never love again
şarkısını konu etmiştim

ve üzmüştüm çok yakın dostlarımı
yazımın hatırlattıkları az şey değildi çünkü...

son günlerde
düşün dünyama ilişkin katkıyı
yine bir lady gaga şarkısı yaptı

shallow ( sığ )…

diyor ki:
bana bir şey söyle
bu modern dünyada mutlu musun
yoksa daha fazlasına mı ihtiyacın var…

sonra devam ediyor:

düşüyorum…

iyi zamanlarımda kendimi
değişimi özlerken buluyorum
ve kötü zamanlarımda kendimden korkuyorum…

şarkı iyi zamanlarda değişime özlemi
kötü zamanlarda ise korkumuza teslim olabileceğimizi
ne güzel anlatıyor...

sırf bu yüzden
atmalıyız korkularımızı üzerimizden
sorunlarla uğraşmak yeterince zorken
yerelin kişi odaklı korku sarmalına girme lüksümüz yok

işte sığlık tam da bu;
kimsenin kimseyle hesabı
bizim yerel siyaset ve yönetim sorunumuz olamaz

olmamalı…

şarkı şöyle bitiyor:

düşüyorum…
dipteyim, dalışımı izle
zemine asla varamayacağım

yüzeye çıkıyorum
bizi incitemeyecekleri yere
biz artık sığlıktan uzaktayız…

şarkıyı her dinlediğim de;

kendimi değişimi özlerken buluyorum
sonra bas bas bağırmak istiyorum:

haydi bodrum
sığ’lıktan
uzaklaşıp yüzeye çıkalım

bizi kimsenin incitemeyeceği yere...

Eyvallah