Kıymayın, Kıydırtmayın Efendiler!

Kıymayın, Kıydırtmayın Efendiler!

Merhabalar duyarlılık sahibi çevre dostlarım, bu haftaki yazımın konusunu sanıyorum tahmin edebiliyorsunuz? Tabii ki “AĞAÇ KATLİAMLARI”. Maalesef dünyamızın akciğerleri olan ağaçların katledilmesi Brezilya yağmur ormanlarından, Ülkemize kadar dünyanın her yerinde olanca hızıyla devam etmektedir. Peki önlem için neler yapılıyor, koruma ve rehabilite amaçlı hangi kalıcı hareket eylem planları hazırlanıyor? Ağaç katliamlarını yapanlar veya göz yumanlar basın karşısında demeç vermenin haricinde ne düşünüyorlar?  Maalesef havanda su döğmekten başka bir şey yapılmadığı ve hiç kimse sonuç odaklı, sürdürülebilir bir şeyler üretemediği gibi üstelik herkes birbirini suçluyor. 

30 yıllık Tarım ve Orman Bakanlığı geçmişine sahip STK çalışmaları içinde hep aktif bir şekilde yer almış duyarlı bir yurttaş olarak, Kurumumun bana verdiği görevlerin haricinde büyük mücadeleler sonucunda on binlerce ağacın değil toprakla kayalarla buluşmasına vesile oldum. Yapmış olduğum ağaçlandırma çalışmalarım sonucunda de önlenemez ölçüde Kamu zararlarını önlemede sunduğum katkılardan dolayı devletim tarafından başarı belgesiyle taltif edildim. Konumuz ağaç katliamları olduğu için diğer yapmış olduğum ses getiren çevreci hizmetlerimi, emeklerimi saymak istemiyorum. Demem odur ki; İnsan yapısal anlamda, niyeti doğrultusunda dünyayı değiştirebilecek kapasiteye sahiptir yeter ki, laf üretmeyi ve hırslarına acımasızca hizmet etmeyi bırakıp; İnsan olmanın erdemine yakışır bir şekilde potansiyelini kullanmak istesin.
Kazdağları’nda vuku bulan ağaç katliamı bir anda memleketin gündemine oturmuş, gözler Kazdağları ile birlikte aynı akıbete uğramış diğer bölgelerimize de çevrilmesine vesile olmuştur. Burada benim bir sorum olacak? Dile kolay 195.000 adet ağaç kesilinceye kadar öncelikle niçin bölge halkında veya basında şu anda gösterilen tepki gibi bir tepki oluşmadı? Konuyu bölgesel olarak yakından takip eden güç sahibi STK’lar niçin ulusal, uluslararası ilgili ve yetkili mecralarda çözüm üretemediler? İnanıyorum ki insanoğlu şartlar ne olursa eğer isterse ölüm gerçeği haricinde her şeye çare bulabilir, sadece teslimiyetçi değil, sürdürülebilir, sağduyulu, uzlaşmacı yaklaşım tarzı geliştirebilsin.

Kazdağları ağaç katliamı konusunda bundan 3-5 gün önce bizatihi Muğla Milletvekilimize şu ana kadar yapmış olduğum çalışmalarımı da referans göstererek açık çağrı yaparak “şayet Devletimiz şahsıma imkân verdiği takdirde tecrübelerim ışığında Kazdağları’nda tahrip edilen bölgenin ağaçlandırılıp, tekrar eski haline (hatta eskisinden daha da güzel) getirebileceğim konusunda aday olduğumu açıkça beyan ederek bugünler adına tarihe not düşülmesine vesile olduğuma inanıyorum. 
Lütfen artık yok şirket şu ülkedenmiş yok efendim şirket aslında şunların imiş gibi kısır döngü eksenli kıraathane sohbetlerini bırakalım, özneyle değil; ağaç katliamı dediğimiz sorunla uğraşalım. Velhasıl tek çıkar yol tarafların, yani şirketlerin, özde çevrecilerin ve ilgili STK’ların ortak katılımıyla; hayalcilikten uzak, mevcut konjonktürel durum ve karşılıklı empati doğrultusunda kalıcı çözümler (Palm yağı kullanımının yasaklanması, çevreci metotlarla maden arama ve çıkarılma tekniklerinin geliştirilmesi, Madencilik Kanunu’nda arama faaliyetlerinde kısıtlayıcı düzenlemelerin yapılması, sözleşmelerde yasal zorunluluk getirilmesi şartıyla firmalar tarafından tahrip edilen sahalarda derhal ağaçlandırmanın yapılması ve ormanların fıstık çamlarında olduğu gibi belirli kıstaslar getirilmek şartıyla orman köylülerine tahsis edilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çevre bilgisi dersinin tüm sınıflarda zorunlu ders olması vd.) üretebilmelerinden geçmektedir. 

Her daim sevgiyle, maviyle, yeşille esen kalın.