Komşuda da İşler İyi Değil!

Komşuda da İşler İyi Değil!

Bodrum turizmi eski canlılığında değil,artık iyi para kazanmak giderek zorlaşıyor,ekonomik kriz ortalığı fena vurdu,peki komşuda işler nasıl?Yunan adaları eski cazibesini koruyor mu, Avrupalı turist yine dolduruyor mu adaları,komşu memnun mu durumdan..?
     
Bunları gözlemek, karşı kıyıyla bizim mukayesemizi yapmak, esnafla ve halkla konuşmak için Kos’a (İstanköy) gittim. Baktım durumları bizden berbat. Eski kalabalıklardan, eski canlılık ve eski hareketli yaşamdan pek eser yok. Avrupa’nın paralı turisti, iyi harcayan kesimi, çok dolaşan gezgini fazla görülmüyor artık. Bunu dünyadaki ekonomik krize bağlıyorlar. Avrupalı eskisi gibi para harcamıyor, fazla seyahate çıkmıyor, tatilini ülkesinde geçirmeye çalışıyor çoğu. Böyle söylüyor komşu esnafı. Otelcisi de memnun değil durumdan, lokantacısı da, berberi de, şoförü de…
     
Aynen bizdeki gibi, çok geç başlamış sezon. Mayıs-Haziran’da çoğu günler boş geçmiş. Türkler de eski yoğunlukta gelmiyorlarmış. Evet Bodrum’dan günde 7 gemi gelip, ortalama 1300 turist getiriyormuş ama, hep kuru kalabalık diyorlar. Ucuzcu turistler, Ruslar-Polonyalılar- Afrikalılar-Hollandalılar… Üstelik Türkiye’den gelen yerli ve yabancı turistler, giriş-çıkışlardaki kuyruklardan, uzun beklemelerden ve eziyetlerden çok şikâyetçiler. Ada’ya 09.30 da yanaşan gemilerden inen turistler, güneşin altında bekleyerek ancak öğleye doğru girebiliyorlar Kos’a. Akşam da 16-30’da dönüşler başladığı için, bu maceralı yolculuk tüm cazibesini kaybeder hale gelmiş. Esnaf bu durumun düzeltilmesini istiyor ama pek oralı olan yok.2 polis memuru, derme çatma bir konteynırda kan ter içinde pasaport kontrollerini tamamlamaya uğraşıyor. O büyük depremden sonra, pasaport ve gümrük girişini toparlayamamışlar hala.
     
Gözünü sevdiğimin Türkiye’si, düzgün ve tertemiz binalardan çıkışlar yapılıyor. Hem de 3-4 kapıdan birden. Polisimiz nazik, gümrükçümüz efendi, personel yardımcı oluyor herkese. Yeni gemi limanı, kale kapısı, Turgutreis ve Yalıkavak’tan rahatça oluyor giriş-çıkışlar. Hepsinin vergisiz mağazaları da (Duty-Free)var. Bizde de noksanlar, ufak tefek hatalar yok değil ama Kos’un yanında bizimkiler kırıntı gibi kalır.
     
Bugünlerde Kos’ta turizm biraz kıpırdanır gibi olmuş. Bodrum’daki kıpırdanma ölçüsü neyse, orada da aynısı yaşanıyor. Ancak genel bir pahalılık dikkati çekiyor. Öyle lokantalardan adam başı 15-20 euro’ya çıkmak, masayı 40-50 euro’ya donatmak filan hikaye olmuş. Geçmişte çok ucuzdu adalar ama artık öyle değil. Fiyatlar neredeyse bize dönmüş. Hatta bazı yerlerde bizden pahalı. 4 kişi ortalama 100 euro’ya yiyor yemeği. Bodrum’da çok daha ucuza kalkar, çok daha kaliteli şeyler yersiniz o paraya. Sebze meyva da pahalı, örneğin domatesin kilosu bizim parayla 4 lira, limon 17, elma 7, kabak 6, karpuzun kilosu 6 TL..
     
Seçimler de hayli ilginç geçmiş adalarda. Çipras’ın başını pahalılık yemiş. Miçotakis vergileri düşüreceğim, hayatı ucuzlatacağım diye toplamış oyları. Ama kime rastladıysam, bunu nasıl yapacağını çok merak ediyor, hatta imkansız görenlerin sayısı hayli fazla. Seçim bitmiş ama, Çipras’ın iktidarı Ekim başına kadar sürüyor. Mitçotakis üç ay sonra devralacak görevi ve yoğun sorunlar yumağının içinde kaybolacak diye anlatılıyor durumu. Kos’un yeni Belediye Başkanı, Çipras’ın eski başkanını sandıkta fazla hırpalamış. Hayli de vaatlerde bulunmuş. Yapar mı, halk dudak büküyor bu soruya.
     
Kos’ta bazı önemli gelişmeleri de öğrendim. Özelleştirme yapıyorlarmış, dünyanın büyük şirketleri ile anlaşarak havaalanını ve herkesin şikayetçi olduğu ve depremden buyana onarılamayan limanı da özelleştiriyorlarmış. Ayrıca özel bir büyük hastanede yapıyorlarmış Kos’a. Böylece ciddi hastaların Atina’ya gitmelerine gerek kalmayacakmış artık. Belli ki, bizi iyice kıskanıyorlar. Anlaşılan ne yapıyorsak taklit edecekler. Geçen yıldan buyana inşaatlar, yeni binalar, yeni oteller filan yapılmış. Tepelere doğru çıkmaya başlamış yapılar. Ada caddelerinde ilk defa beton mikserleri gördüm. Demek onlar da betona yenik düşecekler, bizdeki kadar olmasa bile, beyaz binalarla dolduracaklar adayı.
     
Şimdilik komşudan vereceğim haberler, anlatacağım gelişmeler bunlar. Madem Kos pahalanmış, giriş-çıkışlar çok zorlanmış, peki bizim Türkler niçin gidiyorlar oraya? Çoğu iç piyasadan aldıkları kaçak cep telefonlarını yasal hale getirmek için gidiyorlarmış. Dönüşte bizim gümrüğe kaydettirip, rahatça kullanacaklarmış telefonlarını. Böyle yapmazlarsa eğer, tüm kaçak telefonlar kullanıma kapatılacak ve hiçbiri de işe yaramayacak artık. Telefon trafiği yani…
     
Kos’a sıkıntı çekmeden, girişlerde güneş altında perişan olmadan gitmek isteyenler, akşam vapurlarıyla çıksınlar yola. Gece kalıp ertesi akşam dönerlerse, çok rahat ederler. Aksi halde onca zahmet ve sıkıntı için, vize parası hariç, vapur bileti, öğle yemeği, dondurma ve duty free’ye dört saatliğine 1000 TL’ye yakın para öderler.