EMİTT Macerası...

Serdar Gündoğ EMITT gözlemlerini yazdı...

EMİTT Macerası...

İstanbul’a gitmeyi seviyorum

İstanbul’u gezmeyi
Gezerken
Dinlemeyi İstanbul’u
Seviyorum...

Siz eşyaları sever misiniz?
Onlara dokunur musunuz?

Yaşanmışlıkları
Hissetme umuduyla;
Elinizi en son
Ne zaman kullanılmış bir masanın üzerinde
Ya da eski bir kitabın sayfalarında gezdirdiniz

Bir arkadaşım ev almıştı
Eve ilk girdiğinde
Ben de vardım yanında

Salonun duvarında
Yeni ev sahibine bir not vardı:

Biz bu evde yaşadık
Mutlu olduk, siz de mutlu olun...

Ne etkileyici
Bir yaşanmışlık ve duygu transferi değil mi?

İstanbul’da bir yerden bir yere
Hemencecik gitmeyi sevmiyorum

Çok karmaşa var biliyorum
Bunaltıcı bir kalabalık da
Kabul, hepsinin farkındayım

Ama İstanbul’a her seferim de
Dokunmayı istiyorum

Bak İstanbul’a;
Gez, gör, otur, düşün, dinle
Bir kahve iç, belki bir bira
Ama mutlaka bir iki tek rakı
Bi de söyle-yaz gönlüne göre

Ne şehir ama...

En son dedim ki
Kendimce:

Ben olsam
Her yüzyılın bir haritasını yapardım bu şehrin

Kuruluşundan bugüne
Tüm yapılarını işlerdim o haritaya

Sonra
Her yüzyılın İstanbul’una
Size özel bir davetiye çıkarırdım

Düşünsenize
Her an istediğiniz bir yüzyılın İstanbul’unda gezintiye çıktığınızı...

Başka hislerle boğuşurken
İstiklal caddesinden hızlı adımlarla
Bir an önce taksim meydanına varmak istiyordum

Öyle yapıyor bu şehir beni
Derin bir nefes alıp
Her yerine dalıyor
Ama nefes almak için
Tekrar yüzeye;
Taksim meydanında çıkıyorum

Yine öyle yaptım
Bu meydan benim için
Hoca misali
Türkiye’nin tam merkezi
Hatta Dünyanın...

Arkamı Gezi’ye verdim
Gezi Parkı ağaçları
Yapraklarını dökmüş

Sağımdaki
Cumhuriyet Anıtının etrafı
Polis barikatıyla çevrili
İhbar varmış; güldüm...

Anıtın tam ardında
Bana, gecenin karanlığında
İstanbul kadar
Büyükmüş gibi gelen
Bir cami bitmek üzere

İstiklal caddesi girişi ile
AKM ye kadar olan
Yüksek yapılar yerinde duruyor

Sanki hala çatılarında
Tam siper yatmış katillerini
Saklıyor 1 Mayıs 77’nin

Atatürk Kültür Merkezi yıkılmıştı ya
Yerine yapılıyor bir şey!
İki vinç fark ettim tepesinde

Uzaydan gelip
Hiç gitmeyeceklermiş gibi Bodrum kalesinde konuşlanan
Vinçlere ne çok benziyor

Bunca olumsuzluğa rağmen
Derin bir nefes aldım yine
İstanbul’un tüm
yaşanmışlıklarını
Çektim içime...

Geçen yıl gitmemiştim
EMİTT fuarına
İki yıl aradan sonra
Bir şeyin değişmediğini
Gözlemledim

Turizm sektörü onca çabaya karşın
Hala ciddi bir hata içinde

Geçenlerde açıklanan
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği
TTYD ve TÜSİAD ın
‘Turizmde Dönüşüm Senaryoları Raporun’da;
Turizm için, iktisadi bir büyüklük tanımı yapılıyor

Buradan yola çıkarak
Bir iktisatçı olarak
EMİTT ile ilgili gözlemim;
Klasik bir iktisadi anlayış olan
“Her arz kendi talebini yaratır”
Kolaycılığının devam ettiği oldu.

Dünya Turizm aktörlerinin
Talebin, arzı şekillendirmesi üzerine;
Kendi dönüşüm senaryolarını oluşturduklarını
Bu şekilde ancak, istikrarlı bir
Turist sayısı/kişi başı gelir oranı
Yakaladıklarını görmeli
Kendi özgün turizm-tanıtım modellememizi
Bir an önce hayata geçirmeliyiz

Yazım yine uzun oldu
Turizm konusuna daha sonra değinmek üzere
Burada ara veriyorum

Dönüş zamanı
Bir taksiye bindim
İstanbul’un siyasi yönüyle ilgili
Bir iki test yapmalıydım

İmamoğlu nasıl gidiyor?
Abi İmamoğlu tatilde...

Başka sorum yok...

Eyvallah
Yazarın notu:
Hep popülizm olmaz
Ama bir macera severseniz o başka!