Özel; Seçmende Duygusal Kopuş Var

Bodrum’da bir programa katılan Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı Özgür Özel, “Türkiye siyaseti tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıyadır. O tehlike şudur, yüzde 87’lik katılım oranını bir daha bulamayabiliriz. Seçmende bir duygusal kopuş var. Seçimi kaybettiğimiz gece hiçbir şey yapmaya takatim yoktu. Kaybettik gereğini yapmak lazım diye düşünüyordum.” dedi.

Özel; Seçmende Duygusal Kopuş Var

Bodrum Belediyesi ve Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ev sahipliğinde, Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü’nde Osman Özgüven ve Yerel Devrim Belgeseli izlendi, “Sosyal Demokrasi ve Toplumcu Belediyecilik” söyleşisi gerçekleştirildi.

Siyasi yaşamını SODEP, SHP, CHP ekseninde sürdüren ve Türkiye Çevre Hareketinin önderlerinden olan “Komünist Osman” lakaplı Osman Özgüven ve yoldaşlarının hikayesinin anlatıldığı belgesel gösteriminin ardından “Sosyal Demokrasi ve Toplumcu Belediyecilik” başlıklı söyleşi yapıldı. Moderatörlüğünü Tansu Özcan’ın yaptığı söyleşiye CHP Grup Başkanı Özgür Özel, eski Kültür Bakanı ve SODEV Kurucusu Ercan Karakaş, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ile Gazeteci Yönetmen Gökmen Ulu konuşmacı olarak katıldı.

Etkinliği Muğla Milletvekilleri Cumhur Uzun, Gizem Sayar Özcan, Süreyya Öneş Derici, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, CHP Muğla İl Başkanı Hüseyin Erol ile çok sayıda vatandaş takip etti. Söyleşide belgesel üzerine yapılan konuşmaların ardından izleyicilerin soru-cevap bölümüne geçildi. 

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, iktidarın muhalif belediyelere karşı bir tutumunun olduğunu ifade ederek “Tamamen dışlayıcı, görev yapmasını engellemeye çalışan, imkanlarını kısıtlamaya çalışan ki bunları net bir şekilde İstanbul’da, büyükşehirlerde Ankara’da gördük. İzmir’de gördük. Muğla’da da gördük. İstanbul ve Ankara’yı kaybettikten sonra onların hizmet etmek için tüm uğraşlarına, buldukları finansman kaynaklarına her şeye ket vurdular. Bunu çok net gördük. Muğla’da Osman Başkanımızın bulduğu 215 milyon avro, bugün yaşadığımız su, altyapı kanalizasyon sorunlarını çözmek içindi. Tam 3 yıldır Cumhurbaşkanının masasında bekliyor ve o finansmanı imzalamıyor. Peki bu zulmü yaparken acaba Bodrum Belediye Başkanına mı, Muğla Belediye Başkanına mı, İstanbul Belediye Başkanına mı ya da Ankara Belediye Başkanına mı yapıyor? Hayır, halka yapıyor, halkına yapıyor. Topluma yapıyor.” şeklinde konuştu. 

“SANDIK YOKSA NEREDE ATAMA VARSA ORADA BİR TARTIŞMA VAR”

Programın soru-cevap kısmında vatandaşların sorularını cevaplayan CHP Grup Başkanı Özgür Özel, “Parti içi demokrasi çok önemli bir şey. Ben hiçbir anahtar listede olmadan, tek başıma en yüksek 5’inci oyu alarak parti meclisine girmiştim. Bana ‘listeyi deldiniz ne diyeceksiniz?’ diye sordular, ben de ‘listeyi delmek ne biz aynı kumaştanız sonuçta, listede bir delik vardı ben oraya yama yaptım’ dedim. Grup Başkanvekili oldum, nerede bir sandık gördüysem hep girdim karşılığını gördüm. Nerede sandık yoksa nerede atama varsa orada bir tartışma var. Üzüm üzüme baka baka hep kararmaz bazen de ağarır. Git gide parti içi demokrasinin azaldığı, denge ve denetleme mekanizmalarının zayıfladığı süreçler yaşanıyor. Türkiye’de bütün partiler parti içi demokrasi açısından birbirine baka baka kararıyorlar. Bunu terk etmek lazım bu doğru bir şey değil. Özeleştiri yapmıyorsak gelişmenin olmasını savunuyor olmak mümkün değil. Parti bir özeleştiri süreci yaşamak durumunda. Benim yapılmıyorsa olmasına temelden bir itirazım var. Çünkü ben bu yaşadığımız seçim kampanyasına en erken başlayan kişiyim. 4 yıl boyunca Türkiye’de 500’e yakın ilçede içinde 2019 yerel seçimi de vardı. 41 ilde 247 aday tanıttım. 500’e yakın ilçede 1000’ e yakın miting yaptım. Burada bir özeleştiri yapmak, hesap vermek ve bunun üzerinden konuşmak gereken bir dönemdeyiz. Ben seçimin ilk turunda seçim gecesine kadar 500 ilçe 700 miting yaptım, 14-28 Mayıs arasında 31 miting yaptım toparlayalım diye. Seçimi kaybettiğimiz gece hiçbir şey yapmaya takatim yoktu.” şeklinde konuştu.

“KAYBETTİK GEREĞİNİ YAPMAK LAZIM”

Seçimin kaybedildiğini ve gereğinin yapılması gerektiğini dile getiren Özel, “Kaybettik gereğini yapmak lazım diye düşünüyordum. Ama özeleştiri meselesinde birazcık eksik kalındığı, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya doğru gidildiğini görünce bunun bir parçası olmanın da bir maliyeti var. Seçimi kaybetmekten daha büyük bir eksiklik. Onun üzerinden kendimce bir süreç yürütüyorum. Böyle süreç yürütenlerle konuşuyorum. Şöyle bir şey olsun istiyorum, bir değişim olsun ama mesela bu sadece genel başkan değişimi derseniz Kemal beye ayıp etmiş olursunuz. Çünkü onun emeğini görmezden gelmemek lazım. Sadece Kemal Bey eski MYK üyesi arkadaşları değiştirirse Kemal beyde onlara ayıp etmiş olur. Çünkü onları atayan da odur. Tüzük tartışmaları var. Sadece tüzüğü değiştirelim. Ön seçim vardı uygulanmadı daha katı hale getirelim. Onu yapalım ama yazılı belgelere indirgemekte çok başka kolaycılık olur. Birlikte yönetimde olduğumuz bazı arkadaşlar tüzüğü değiştirelim her şey çok güzel olacak, 6 Eylül’e kadar bir görüş bildirelim, siz bildirin biz en iyisini yapacağız. Bu da doğru değil. Program meseli ise 9 Eylül’e kadar yeni bir program açıklayalım. Bizim mevcut programımız çok iyi program ama 2007’de kalmış bu program. Esas başka bir mesele lazım, yönetenlerin yani genel başkanın, yönetici kadroların, yazılı evrakların, bütün mevzuatların ama esas zihniyetin değişmesi lazım. Dünyadaki iyi örneklere bakmak lazım, kötülerinden ders çıkarmak lazım ama çalışmak lazım. Birilerine benzeyerek siyaset yaparak olmuyor.” dedi.

“YÜZDE 87’LİK KATILIM ORANINI BİR DAHA BULAMAYABİLİRİZ”

Parti içi özeleştiri vurgusu da yapan Özel, “Bir gün bir MYK toplantısında, bir mevzu var kamuoyunda bilinen bir mevzu ve bu mevzuda genel kanaat şu, ‘şunu söylemeyelim oyuna gelmeyelim, buna tepki vermeyelim buna barolar tepki versin, buna tepki vermeyelim buna sivil toplum tepki versin, buna bir şey demeyelim yanlış anlaşılmasın oyuna gelmeyelim seçimler yaklaşıyor oyuna gelmeyelim’. Bunları hep yaptık ve uyduk. Bir gün dedim ki ‘arkadaşlar, acaba oyuna gelmeme oyununa geliyor olabilir miyiz?’ Böyle bir süreci yaşadık. Size şunu söyleyebilirim, bugün herkes herkesi eleştirebilir. Geldiğimiz nokta şu hepimiz için bu geceyi bitirmek üzere bir şarkı isteyecek olsam, Sezen Aksu’dan ‘Masum değiliz hiçbirimiz’ şarkısını isterim. Türkiye siyaseti tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıyadır. O tehlike şudur, yüzde 87’lik katılım oranını bir daha bulamayabiliriz. Seçmende bir duygusal kopuş var. Bizim seçmenimiz hep kızar, kapıyı çarpar gider. En kolay alkışın Atatürk denilerek alındığı bir siyasi partinin siyaset üretme pratiğinde sorun var. Sıkışınca milli mücadeleden Atatürk’ten bahsederek alkış alarak ilerlenemez. Bambaşka bir şey konuşuyor olmak lazım. Bunda bir kolaycılık, birbirimizi kandırmak var” diye konuştu.