Üniversite Kapısına Kelepçe!..

Ayhan Ongun Yazdı; 'Üniversite Kapısına Kelepçe!..'

Üniversite Kapısına Kelepçe!..

Boğaziçi Üniversitesi'ne dışardan partili rektör atanmasına tepki gösteren öğrencilerin yaptığı protesto gösterileri sırasında üniversitenin kapısına kelepçe vuruldu.

Kelepçe suçluya vurulur.

Bu olaydan sonra şunu mu anlamamız gerekiyor.

Boğaziçi Üniversitesi suçlu!

Tüm akademik kriterlere, bilimsel verilere, kurumsal teammüllere aykırı biçimde dışardan rektör atanmasına rıza göstermeyen yalnızca öğrenciler değil, Boğaziçi’nde görev yapan akademisyenler de bu atamaya karşı.

O zaman şu soruyu sormak gerekmez mi?

Üniversite öğrencilerini tahrik ederek, toplumu böylesine önemli bir konuda yeniden gererek ne yapılmak isteniyor?

Hadi diyelim atanan bu kişi çok yetenekli, çok başarılı, çok iyi bir yönetici.

Öyleyse niye onu belediye başkanı yapmadınız?

Haydi olmadı, milletvekili aday adayı idi.

Onun bu üstün yeteneklerinden Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni niye mahrum bıraktınız?

Bine yakın akademisyenin, yüzlerce profesörün içinde güvenebileceğiniz bir kişi bile bulamadıysanız tüm çabalarınız nafile.

Boğaziçi’ni el geçiremezsiniz.

İnanıyorum Boğaziçi öğrencileri içerisinde AK Parti dahil farklı siyasi partilere oy veren, destekleyenler var. Öğrencilerin olduğu gibi, öğretim üyelerinin de farklı siyasal görüşleri ve destekledikleri partilerin olması da çok doğal.

Ancak akademik kariyeri bile şaibeli, belediye başkanlığına, milletvekilliğine layık görmediğiniz birini Boğaziçi gibi dünyaca kabul görmüş bir Üniversiteyi karıştırsın diye mi gönderdiniz?

Öyle sanıyorum, AK Parti içerisinde azıcık bilime, eğitime, gençlere değer veren kim varsa onlarda bu durumdan hayli rahatsız olmuşlardır.

Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yapma haklarını kullanan öğrencilere orantısız güç kullanan güvenlik görevlileri suç işlemişlerdir.

Ama her zaman olduğu gibi suçu ve suçluyu hep ötekinde arayanlar, öğrencileri gözaltına alarak o hep sözüm ona savundukları itibarımızı yerle bir etmişlerdir.

Yeni atama rektörün görev teslim aldığı saatlerde rektörlük binasına sırtlarını dönerek bu antidemokratik uygulamayı protesto eden akademisyenler, daha sonra da hep birlikte “öğrencilerimiz serbest bırakılsın” diye haykırmışlar.

Şimdi onları da mı gözaltına alacaksınız?

Tüm siyasi önyargılardan bağımsız olarak; aklı, vicdanı, bilime saygısı olan herkesin tepki vereceği bu olay bile yeni karşıtlıklar yaratmak, toplumu kutuplaştırmak için kullanılacak.

İktidara gelmeden önce YÖK ü kaldıracağını söyleyen AK Parti, bunu yapmak yerine kurumun yönetimini ele geçirince usullere aykırı olarak üniversitelere yandaş rektörler atamayı tercih etti.

Düşünün Boğaziçi ya da ODTÜ gibi üniversitelere tek bir öğrenci bile torpille giremezken rektörü torpille atanıyor.

Boğaziçi Üniversitesi'ne giren öğrencilerin tamamı mezun oldukları liselerin en başarılı öğrencileri ve hak ederek bu okula kaydoluyorlar.

Peki bu öğrencilerin büyük çoğunluğunun iktidar karşıtı olması bir rastlantı mıdır?

Öğrencileri ve akademisyenleri kontrol altına alamayan iktidar, atama rektörlerle üniversiteleri dizayn etmeye çalışıyor.

Dikkat ederseniz “terörist” diyemiyorlar.

Çünkü; hem öğrenciler, hem akademisyenler örnek bir protesto gerçekleştiriyorlar.

Ne çevreye, ne doğaya, ne de başka insanlara zarar verecek tek bir eylemleri olmadığı gibi, onların bu protestoları sırasında onlara dışardan gelecek saldırı ve tehlikelerden korumakla görevli güvenlik güçlerinin orantısız müdahalesiyle karşılaşan öğrenciler bunu hak etmiyorlar.

Özellikle de iktidara oy veren yurttaşların ellerini vicdanlarına koyarak bu olayı değerlendirmeleri ve hatta onlarında tepki vermelerinin zamanıdır.

Geleceğimizin güvencesi gençlerin korunması, kollanması tüm siyasi beklentilerin üzerindedir.

Hepimizin çocukları var.

Bu gençlerin özerk, demokratik üniversitelerde, özgürce eğitim almaları tüm sorumlu yurttaşların görevi olmalıdır.

Gençleri gözaltına alarak, polisi üstlerine salarak, velilerini de korkutmaya yönelik bu çabalar boşunadır.

Demokrasinin olmazsa olmazı durumundaki tüm kurum ve kuruluşları işlevsiz hale getiren, dernekleri, sendikaları, meslek odalarını kuşatan, belediyeleri kayyumlarla yöneten iktidar şimdi de üniversiteleri kontrol etmeye çalışıyor.

Ama bilmiyorlar ki; gazeteciye, yazara, siyasetçiye kelepçe takabilirsiniz de bilime, bilimsel eğitime ve bunu gerçekleştiren üniversitelere, bilim yuvalarına kelepçe takamazsınız.