Karantina İlişkileri Sarsıyor!..

Hayat düzenimizin dışarıdan gelen bir uyarıcıyla değişmek zorunda kalması pek çoğumuzu olumsuz etkiledi. Çocuklar evde, çalışma koşullarını ayarlayabilen ebeveynler evde. Birkaç oda, aynı mobilyalar, aynı duvarlar, üzerimize yapışan pijamalar… Sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlamak bir süre sonra hayat enerjimizi aşağıya çekiyor ve motivasyonumuzu düşürüyor.

Karantina İlişkileri Sarsıyor!..

Koronavirüs nedeniyle evde geçirilen zaman arttıkça çiftler arasında çatışmalar da artıyor. Bu süreçte Çin’de ve Amerika’da boşanma oranlarının arttığı belirtiliyor. Koronavirüs salgını nedeniyle aileler artık olabildiğince evde zaman geçiriyor. İşe gitmek zorunda olmayanlar “Evde kal Türkiye!” çağrılarına uyuyor. Peki gönüllü ev karantinası ve sosyal mesafe evlilikleri nasıl etkiliyor? Bu konuda çok da iç açıcı haberler gelmiyor. Koronavirüsün ilk görüldüğü Çin’de ve Amerika’da Covid-19 virüsü sırasında evde uzun süre kalan çiftler arasında boşanma oranlarının arttığı bildiriliyor.

Yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için evde kalınan süreçte psikolojinin korunması için konunun uzmanı hekimlerden bilgi alınması, sürekli bu konunun takip edilmemesi, evde tüm gün pijamalarla oturulmaması, gün içinde aktivitelerin planlanması gerektiği tavsiyeleri yapılıyor.

Bodrum'da faaliyet gösteren Psikoloji Bodrum'un Uzman Klinik Psikolog ve Psikoterapisti Bihter Merey de, salgın ve karantina döneminde çiftler arasındaki iletişimi ve çatışmayı yönetebilmek için çeşitli önerilerde bulundu. "Bu dönemde hissedilen kaygı, korku, panik ya da depresif duygular doğaldır. Ancak bireyleri zorlayan, bunlarla baş edebilmek için günlük rutinlerimizdeki yöntemlerimizi kullanamamızdır" diyen Merey vatandaşlara şu tavsiyelerde bulunuyor;

"Çiftler için fiziksel olarak yakın olmak duygusal açıdan da besleyicidir aslında ancak salgın sürecinde kısıtlı bir alanda sınırlanmak, gündelik rutinlerin değişmesi; bununla birlikte hayati tehditlerin ve belirsizliklerin mevcut olması bireylerde ve süreki aynı ortamı paylaşmak durumunda kalan çiftlerde strese, çatışmalara, tahammül ve tolere sorunlarına neden olmaktadır.

Sürekli bir aradalığın ve stresli sürecin çiftlerin ilişkilerinde sorunlar doğurmaması için dikat edilmesi gerekenler arasında; 

· Öncelikle yaşanılan sürecin beraberinde getirdiği duygusal dalgalanmalara karşı birbirini farkedip, hissedilenlere karşı destekleyici şekilde yaklaşmak gerekir. Günlük rutin içinde yaşanan gelişmelerle doğru ortantılı olarak iniş çıkışlı duygulanımlar yaşayabiliriz. Hepimizin hissettiği bu doğal duygularla baş edebilmek için, “karşımdaki kişiye nasıl yardımcı olabilirim, ne hissediyor, onu ne zorluyor” diye sorarak yaklaşmak faydalıdır. Karşımızdaki kişinin duygularını etiketlemek ve reddetmektense, duygularını anlamak, kabul etmek ve hislerini paylaşabilmek oldukça yapıcıdır. Dinlenildiğini, anlaşıldığını, kabul edildiğini hissetmek ilişkilerin en değerli dinamiklerindendir.

· Evde karantinada kalınan süreçte, günlük yaşantımızdaki rutinimizde bize kendimizi iyi hissettiren alışkanlıklarımızdan uzak kalırız. Daha iyi hissedebileceğimiz yürüyüş, alışveriş, arkadaşlarla buluşmak vb aktivitelerden uzak kalınca, kısıtlı ortamın ve imkanın içerisinde bunalmış ve sıkılmış hissedebiliriz. Bireysel ruh halimiz, çift olarak iletişimimize de yansır. Dolayısıyla kendimiz için birşeyler yapmak, “biz” için birşeyler yapmak da demektir aynı zamanda. Zihin, ruh ve beden dengemizi sağlayabilecek yoga, meditasyon vb çalışmalar yapmak, bizi iyi hissettirecek hobiler ve aktivitelerle meşgul olarak alternatif günlük rutinlerle kendimizi beslemek, çift olarak iletişimimize de daha dengeli, anlayışlı ve tahammüllü yaklaşabimemizi sağlar. Aynı evde de olunsa, yalnız kalınabilecek spor, müzik vb aktivitelerle anlar ve alanlar yaratmak bireysel iyi hisler için faydalıdır. Kendi duygu yönetimimizi sağlamamız, çift olarak ev içindeki bu süreci daha dengeli yönetebilmemizi sağlar.

· Herhangi stres yaratan bir durum çiftler arasında gerginliğe ve tartışmaya neden olabilir. Normal şartlarda biraz uzaklaşmak, dışarı çıkmak vb aralar verebilmek sakinleşebilmek için gereklidir. Ancak karantina ortamında aynı evde ve aynı odadayken bunu gerçekleştirebilmek mümkün olamaz. Bu nedenle, ortada bir anlaşmazlık olduğunda çiftlerin birbirine karşı saygılı ve nazik yaklaşmayı amaç edinmeleri gerekir. Özür dilemek, anlayışla yaklaşmak, gönül alabilmek, o anlık durumu affedebilmek ilişkiyi korur. Eleştirmek, olumsuz yanların, hataların altını çizmek problemi ve sorunu derinleştirir. Evde geçirilen süreçte, birçok imkanın kısıtlı olduğu ortamda, iyi hissedebilmek için çiftlerin birbiriyle olan ilişkinin yapıcı ve iyi hissettirici yanlarını fark etmesi ve koruması; stresli ve gergin olunsa da sorun değil çözüm odaklı yaklaşması, ilişkinin dayanıklılığını arttırır. Içinde bulunulan sürecin amacının, çatışmadaki haklı tarafın bulunması değil, süreçten iyi hislerle çıkabilmek olduğu unutulmamalıdır. 

· Aslında sürekli beraber zaman geçirmek, ilişkinin ilk evrelerinde arzulanan ve hayal edilen bir durumdur. Ilişkilerin ritimleri ve rutinleri zamanla değişse de, yaşanılan karantina sürecini, ilişkinin ve aradaki bağların güçlenmesi için bir fırsat olarak görmek gerekir. Stres etkenleri ve günlük rutinde kısıtlamalar olsa da, beraber geçirilen zamanın olumlu yanlarını görebilmek; uzun zamandır belki de geri planda kalan birbirinin ruh haline, hislerine, düşüncelerine temas edebilme ve birbirini daha iyi anlama şansı olarak değerlendirilebilir. Bunun için, birlikte keyifli, kaliteli zaman geçirebilmek, yeni günlük rutinler oluşturmak, birbirinin zevk ve ilgilerine merakla yaklaşmak, hisleri düşünceleri konuşmak, hayalleri hedefleri paylaşmak, birbirinin duygusal dünyasıyla temas etmek ilişkiyi besler.

· Beraber keyifli gelebilecek ev içi aktivitelere, yeniyi deneyimlemeye, hem romantik yanı besleyici, hem de duygusal, fiziksel ve yaratıcı paylaşımlarla ilişkiyi destekleyici ortak paylaşımlara yönelmek faydalıdır. Bununla birlikte ev işlerini, günlük rutin sorumlulukları ve yapılması gerekenleri de paylaşmak çatışmalardan uzak kalmaya yardımcı olur. Ev içinde birbirine ufak da olsa jestler, sürprizler yaparak eldeki imkanlarla iyi hissettirmek, keyifli anlar ve anılar biriktirmek de ilişkinin dinamiğini besler. 

· İçinde bulunulan belirsiz ortamın detaylarına sürekli odaklanmak yerine ileriye dönük yapılabilecek olumlu, güzel planları konuşmak, ilişkinin ilk zamanlarındaki tanışma anlarını, geçirilen en keyifli zamanları, eğlenceli anıları, ilişkinin en iyi hissettiren yanlarını paylaşmak kaygı azaltıcı ve olumlu duyguları arttırıcı rol oynar; dün, bugün ve yarın arasında bağ kurmayı sağlar, ilişkiyi güçlendirir.

· İyi bir çift olmanın iyi bir arkadaşlıktan da geçtiğini fark ederek, yakınlığı, içtenliği, aradaki kuvvetli bağı korumaya odaklanmak, sevgi ve şefkati hissettirebilecek ifadeler ve paylaşımlarda bulunmak, sağlıklı iletişim kurmanın yapıcı etkisini kullanarak, karşıdaki kişinin olumlu, güçlü, iyi hissettiren yanlarını da günlük ifade diline katmak, ilişkinin bağlarını sağlamlaştırır."

Öte yandan uzmanlar hastalık salgını nedeniyle yaşanan kaygı ve stres bozukluğu ile ilgili de vatandaşlara şu tavsiyelerde bulunuyor;