Bodrum’da 25 Kasım Yürüyüşü

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Bodrum’da kadınlar yürüyüş yaptı.

Bodrum’da 25 Kasım Yürüyüşü

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği çağrısıyla Tepecik Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, Belediye Meydanı’na kadar yürüdü. “Hayatlarımız değil patriarka yıkılsın”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Yıkımı yaratanlar yaşamı kuramaz”, “İstanbul Sözleşmesi’nin nesinden koktun” yazılı pankart ve dövizler açtılar, sloganlar attılar. 

Basın açıklamasını okuyan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Avukatı Evrim İnan, şunları dile getirdi;

“Her ne kadar 25 Kasım, kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü olarak ilan edilse de 63 yıldır gerek ülke genelinde gerekse dünya genelinde, kadına yönelik erkek şiddetinin de kadın düşmanlığının da katlanarak arttığı somut bir gerçekliktir.

Tüm siyasiler ve hükümetler dünya genelinde el birliği ile kadına yönelik erkek şiddetini durdurmamak üzere bir sistemi oluşturmaya ve bu sistemi var etmeye devam ediyorlar. Artarak devam eden bu kadın düşmanlığının odağında, kazandığımız haklarımızın siyasiler tarafından yok edilmesine yönelik her gün yeni bir uygulamanın hayatlarımıza el koyma manevralarına tanıklık ediyoruz. Şimdi sırada, Medeni Kanun’un değiştirilmesi, erken yaşta evliliklerin önünün açılması, Aile Bakanının daha iki gün önce, “yuva kurma adı altında şiddet barındıran evlilikleri onaylama politikaları” sonucu bütçe ve hibeler ile kadınları evlilik birliklerin içerisine hapsetme, çocuk doğurma ve aslında hayatın en önemli tarafında yer almamaya dair politikalar izleniyor. 

Sadece burada mı? Hayır! Dünyanın her yerinde hukuk farklı gerekçeler ile işletilmiyor. Gazze’de İsrail'in başlattığı işgal ve milyonlarca insanın yaşama haklarını yok edebilmesi ve dünyanın bu işgali durdurmamak için ortaklaşması ayrımcılık temeline inşa edilen sistemlerin savaş ve şiddeti sonlandırmak doğrultusunda olmadıklarının ayırdında olmalıyız. Erkek egemen sistem, savaşın öznesi olarak barışın sağlayıcısı ve çözümünü hiçbir şekilde üretemiyor. 

Her bir direnişimiz, her bir karşı çıkışımızın ve itirazımızın çok ağır bedelleri olmuştur ve olmaya devam ediyor. Ancak unutmayalım ki, dünya tarihinde yazılı olarak yer almayan bir tarihimiz var ve bu tarih aynı zamanda mirasımız da. Bu miras her birimizin! Dünyada ilk sivil itaatsizlik eylemi kadınlar tarafından yapıldı. Dünyada ilk açlık grevi kadınlar tarafından yapıldı. Dünyada sadece seçmek değil, seçilmek için, hayatını adayan kadınlar geçti bu yeryüzünden. 2 Bugün normalimiz kabul ettiğimiz her hak, her kazanım, bize miras bırakılan mücadelemizin en önemli unsurlarındandır. Bu mirasın adı, itiraz, bu mirasın adı isyan, bu mirasın adı itaatsizlik, bu mirasın adı özgürlük ve eşitlik mücadelesi. Tüm bunlar ışığında tam da bugün, ümitsizliğe kapılmamamız gerektiğini hatırlamamız lazım. Tüm bunları birbirimize de hatırlatmakla yükümlüyüz! Çünkü, her ne olursa olsun; bizim mücadele edecek gücümüz var, bizim mücadele edecek bilgimiz var, bizim mücadele edecek inadımız, eşit ve özgür bir şekilde yaşamak için politikalarımız var, hayatta kalma irademiz var. Hiçbir iktidar ve hiçbir güç, bunları elimizden alamadı ve alamayacak. Dolayısıyla, varsın İstanbul Sözleşmesinden dün çekilmiş olunsun, elbette tekrar taraf olacak iradeyi ortaya koyacağız. Nasıl mı? Seçerek değil, siyasette eşit katılım ile yani seçilerek. Çünkü biz kadınlar ne istediğimizi biliyoruz. İstediğimiz hayata nasıl ulaşabileceğimizi de biliyoruz. Dolayısıyla, adımıza değil, kendimiz karar verme organlarında yer alarak, odağımızdaki özgür, eşit ve şiddetsiz yaşamı kendimiz kuracağız.”