Kürenin Güncellemeleri Geldi...

Kürenin Güncellemeleri Geldi...

Nasıl ki yeni bir teknoloji, diyelim ki 5G, piyasaya yeni sürüm olarak sürülürken mevcut röle ve baz istasyonlarını kullanıyorsa, piyasadaki virüsleri de o direklere paratoner gibi çeken bir modülün icadına gebe, 10 yıllardır güncellemeleri yapılmamış şu yamuk eksenli küre. Bu aciz haldeysek, tıp ve teknoloji de güncellenmedi demek ki hala...

Şimdilik, sadece şimşekleri üzerlerine çeken siyasetçilerimiz var. İçlerinde tek tük pozitif neşriyatlı paratonerler var. Pozitif dediysek, öyle zamane anlamındaki pozitiften değil kastımız... Vicdani sorumluluk anlayışlarıyla, çalışkanlıklarıyla, halkın içinden hoşgelişleriyle, numunelik adamlar bu bahsettiklerim.

Tanıdığım 2 genç yerel yönetici var, birbirlerinden uzak, davranış modelleri aynı, insan sevgileri içten, imkansızlıklar içinde çabalamaları sahici... Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ve Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras... 

Ekrem ve Mansur başkanların adını zikretmememin sebebi, bu yazıda bu isimlerin önüne geçmemeleri için. Onlar ayrı yazı konusu. Süreci sempatisiyle tek başına yönetebilseydi, Sn. Koca Bakan da bugünkünden daha başarılı olabilirdi diye düşünüyor halkın çoğu. Bilim Kurulu ise zaten kurulu... Ve hala kuruluyorlar orda.

Nereye varacam... İşte buna, aktif ve yapıcı muhalif katılımın post modern siyaset öğretisinde, dinamik karşıt olma, kıyas bilgisi sunarak zihin iknası, verimli direnç, tamamlayıcı örnek olma gibi isimler konabilir ve bu yönetim biçimi, "çölde vaha bulmak ve yönetmek" olarak adlandırılabilir. Basit anlatımla buna, futboldaki hücum pres, ya da basketboldaki fast break betimlemesi yapılabilir.

Yeni Dünya'da siyasetçi ve yönetici modeli seçilirken nokta atışlı yeni verimlilik kriterleri konacak... Şahsi kazanımlarına odaklı, koltuk hedefli kifayetsiz muhterisler, toplumları yönetemiyecek artık. Çünkü tüm Dünya yönetim anlayışlarının yapay filtreli maskeleri düştü...

Virüsün verdiği en önemli gizli mesajlardan biri olan, "Bireysel olarak birer hiçsiniz, aynı frekansta özgür ekip çalışmaları yapar, işbölümleri kurarsanız ayakta kalırsınız..." düsturu, milletlere ve devletlere hakim olacak...

Yakın bir zaman sonra Dünya, "On Line Demokrasi" modeliyle yönetilecek... Yönetici sınıfı olmadan, aracı olmadan, vekil olmadan, başkan, bakan olmadan, yerel yöneticiler olmadan, direk demokrasi ile, halk gerçekten kendi kendisini yönetecek... 

Merkezde ve yerellerde, halkın on line katılımlar yoluyla, çoğunlukla aldığı kararları uygulayan ve halk tarafından denetlenen yürütme memurları olacak sadece... Sayım suyum yok...

İşte o zaman nema, ikbal, rant, inanç istismarı, fırsat eşitsizliği, adaletsizlik, talan, çevre katliamları, koltuk hırsı, mevki ihtirası, hasıraltı seçim, gelecek çalmaca, oy çalmaca, makam suistimali ve dahi insanların birbirine bilenmesinden doğan sevgisizlik gezegende barınamayacak.... 

Çünkü örneğin Kuzey Koreli Kimvari sığ bir ego yönetemeyecek artık insanların kaderlerini. Kim ki kim, virüsten öte? 
Hangi çağda yaşıyoruz? Donaldlar, Borisler, Macronlar, Putinler, Merkeller, siz kimsiniz? Hiçbirşey... Dağılın şimdi...
Küre'nin güncellemeleri içinde eriyin gidin.

Dünyanın ekonomisi, koca ülkelerin bütçeleri, cebimizdeki para, hep online dönüyor piyasalarda. Koskoca finans kuruluşlarının, bankaların işleri online uygulanıyor hayatta. Ülkelerin iletişimleri, barış savaş kararları bile online... Peki ülkelerin kaderlerinin belirlendiği seçimler neden hala el yordamıyla yapılıyor, alaturka, hatta alafranga demode modellerle... 

Devletle vatandaş arasına yine sosyal mesafe konursa, o zaman bundan sonrasının Dünyası, yeni virüsler üreterek ve insanları üzerinden savurarak, sadece kendi için dönecektir... 

Ya teknoloji bizi güdecek, ya biz onu şimdiden kontrolümüze alacağız. Bu halimizle çok çaresiziz... Hiçbir şey bilmiyoruz, Dünya'yı değiştiren türden sivri sorular aklımıza bile gelmiyor, üretemiyoruz, çünkü bilinçlerimiz çöplüklerle dolduruldu, manevra yapacak, kıvrak, dinamik alanlar bırakılmadı beyinlerimizde... Geçim gaileleriyle, tüketim çarkının dişlileri arasında öğütülmekten ötürü, biz, biz olmaktan çıktık, yaratıcılıklar bitti.

Mesela; İşte uzmanlara 10 cühela, uçuk, kaçık ve sivri soru kalıntısı.

1. Rüzgar, fırtına falan virüsü dağıtıyor mu? Yoksa yayıyor mu?
2. Dağıtmıyorsa, o zaman bu meret radyo frekans silahı mıdır?
3. Kışın kar yağsaydı, ölür müydü?
4. Nasıl bulaştığını öğrendik, peki nasıl çoğalıyor, mitoz bölünme ile mi?
5. 2 araba yanyana 1 metre mesafeden geçerse, camlar açıksa sıçrama yapar mı?
6. Hala metrekareye 4 insanın düştüğü yerlerde, 100 kişiden 99'u maske kullanıyorsa  o tek sorumsuza, cinayete teşebbüs muamelesi yapılabilir mi
7. Maske bizi mi korur, yoksa daha çok başkasını mı bizden korur?
8. Vergiden düşülerek bahşedilen bağışların, izansız kazançlara oranı nedir? Hepi topu bu mudur? Bundan sonra ihaleleri nah alırlar mı?
9. 29 Nisan'da gezegeni sıyıracak meteor, yaratacağı manyetik rüzgarla mikropları temizleyebilir mi?
10.5G'yi ilk çıkaran ülke gezegenden ihraç edilmeli midir?
11.Konu uzmanlığınız nerden geliyor? Corona dalında tezleriniz var mı? Görelim.

Herkese göz retinasından, parmak izinden, ya da belki deri altı çipinden birer şifre verilince ve bunlar özgür irade bileşenlerinin izan açıortayında harmanlanınca, yaşamda kalabilmek için ömrü her tür mikropla göğüs göğüse çarpışarak geçenler, dersleri ıskalamak yerine, her gelişimi, halkın gerçek iradesiyle, halkın gözü önünde on line biçimde ve şeffafça sergileyerek yürütebilsinler artık.

Virüsün ana mesajı net: Siz beni anca topyekün beraber hareket ederseniz yenebilirsiniz. 1 çürük elma, sepeti çürütür. Siz sepet misiniz?

Güncellenmiş gezegene memur edilecek yürütme ekipleri de günceli yakalayabilecek meziyet ve liyakatte olacaktır bundan sonra... Bu sınav süreçten bu dersleri çıkarabilirsek, o zaman virüsler kendiliklerinden yok olurlar ve bir daha yaklaşamazlar bile Dünyamıza...