Lüzumsuz UZUN YAZI!

Metin Sözüçetin Yazdı; "Lüzumsuz UZUN YAZI!"

Lüzumsuz UZUN YAZI!

Highly eğlenceli ama, nasılsa kimse okumaz diye, vurdum dibine...

Sokağa her çıkışta malzeme buluyorsunuz ve neden böyle maskeli ve nefessiz kalası hallerde idare edildiğimizi anlıyorsunuz, yürüyen malzemeleri görünce...

İnsancıkları, "masken niye yok? Maskeni yanlış takmışsın!, Bi buçuk metre ara ver kardeşim." diye uyarmak artık zul. Lakin kimse valla kul mul değil, kimse otoriteyi takmıyor...

Deneyin... Genelde cevaplar şöyle geliyor, "sana ne? Can benim değil mi kardeşim?" Zahiri anlamda maskeli olan bir millet için, hatta zillet için, illetliğin yeri, türü farketmiyor zahir... Takanların % 72'si sadece çenelerini koruyorlar ki, virüs çeneyi hedefleyip, sağlı sollu kroşe çakmasın diyerekten... Kendisi hakkında olur olmaz konuşan alimlerin ahkamlarından ötürü, virüs çene kırmak için mutasyon geçirebilir vallahi.

Sosyal mesafe kavramı bir sosyal sorumluluk olarak tanıtılmadı, herkes sosyalleşme sandı. İnsansıların insanlardan sorumlu olabileceği, sorumsuzların ise cana kastedebileceği kafalara dangadanak dank ettirilemedi... Bu yüzden bu görev benim gibilere düşüyor. Ancak, çoğu duyarlı insan hem paranoyak olsu, hem de korkak. Bazı farkındalıklılar içinse, hiç bir şey, hiç bir surette farketmiyor... Virüsle kontrat yapmış havalardalar.

Bodrum'da en çok dikkatimi çeken, Nişantaşı, ya da Bağdat caddesi profilinin en cühela umursamazlığı taşıyor olmaları... Muhtemelen o gri auralarına pahalı marka bir manyetik alan estetiklediler. Bu aslında yönetiliş eksenimizi zincirleyen kopuk halkaları de afişe ediyor. Statükoyu korumak asıl gaye, para ellerinin kiri falan değil,virüsü parayla satın alabilirler onlar! Toplumun okumuşu böyle olunca, geri kalanın okumasına gerek kalmıyor... Zenginlik ise çok ucuz.

Uyarılarıma kof tepkiler veya sığ postalar koyanlar olduğu için, dezenfektan fıs fısı yanısıra, diğer cepte, virüslere karşı savunma amaçlı biber fıs fısı da taşımak ne yazık ki fayda... Çok şükür henüz resmen kullanmadım, ama ya fısfıslar birbiriyle karışırsa diye biberlinin içini boşalttım!!!

Dün banka kapısında 80'lik bir amcadan okkalı fırça yedim, "bu mesafe yetmiyo mu?" dedi, "yok 73 cm'desin... canın sağolsun..." diyecem sandı... "yani canın sağolsun istiyorsan kurallara uymalısın..." diye devam ettim. "77 cm daha gerileyin lütfen..." diyesim vardı ama elindeki bastonu gösterince saygımda kusur etmeyip çok korktum. Çok doğru bir şey söyledi, "ben burda şu güneş altında kuyrukta fenalık geçirsem, sosyal mesafe mi düşüneceksin delikanlı?" diyerek beni 1 cümlede 2 seri aparkütle mat edince, hak ederek sıramı aldı. 

Ordan sağ salim çıkıp, zamsız lpg almak için Opet'e gittim, Ali Koç'a kıyak olsun diye sadece Opet'ten alırım, "ful yap" dedim, 127.5 tl tutunca yine canım sıkıldı, 150 lira verdim, kasiyer üste 20 lira kağıt para, 2.5 tl bozuk verdi. Kağıdı hemen fısfısladım, hayretle bakan kızcağıza, "kızım şu madeni paraları tipbox'a atıver."  dedim... "para insanın elinin kiridir" deyince kız onu da anlamadı... Hep böyle yaptığım için, geçenlerde 14 lira madeni üst verdiler D&R'cılar.

Kahve Dünyası'na girerken, en iri çalışan hararetle ateşimi ölçmeye kalktı, ama siperliğim izin vermiyor, "çıkartır mısınız? dedi inzibat kılıklı tavırla..." Peki, "1.5 m uzaktan ölçebilecek misin? Ben sosyal mesafesiz yapamıyorum da." deyince zeki çocuk güldü, "tamam geç amca" dedi. İşte amca demeyecekti, "evlat" dedim, "sen nasıl ateş ölçmeden birini kayırıp içeri alırsın? Böyle bir yetkin, ya da inisiyatifin var mı amcam?" Çocuk ne yapacağını şaşırınca, rahatlattım, "neyse, ben 3 gün önce ölçtürmüştüm, iyiydi" dedim... "Tamam o zaman amca!" dedi.

Self servis yapmışlar, masalar arası 2 m., güzel... Ama kalabalıklaşınca saflar sıklaşıyor, hesabı kasada önceden ödüyorsun, oysa, "Kahve Dünyası, Londra'da Piccadily'de Starbucks ile Cafe Costa'nın tam arasında dükkan açtığında, masalara servis yaptığı için, onları deplasmanda ezip geçmişti, hey gidi Dünya hey!" dedim kasiyere... "Efendim yakında düzelecek!" dedi. " Ah!" dedim, "nerden bilion beya? Virüs kızıp gezegeni terk mi ediyor? Niye bu çikolatalar açıkta? Varakla sarmak mikrop çekici, canı çikolata isterse yapışır alimallah... Bak şu masadaki kızla erkek çok yakınlaşmışlar..." diye lafları sıralayınca, kız, "sonraki müşteri" dedi. 

Gittim o yakınlaşmış genç çifte yakın bir masaya oturdum, bitter dondurmamı yedim ve bulaştım elbette, "siz niye ööyle el ele, göz göze, eyy genç çift?" dedim. 15 sn. kadarlık sessizliği kız bozdu, "ama abi, biz sevgiliyiz!" dedi. "Var ya!" dedim, "abi dedin ya, hele sevgi dedin ya, burda öpüşebilirsiniz bile..." Kahkahalar... Kalkarken, birer dilim trüf alıp, masalarına bıraktım. "Abi, biz her gün sana abi desek" dedi fırlama kız. "Ondan değil!" dedim, "aşkın gücü virüsü takmıyor ya, sevgi hala dominant ya, ondan..." Çocuk ilk defa konuştu, "amca sen yazar falan mısın? Ya da sosyal araştırmacı falan?" Kız dürttü tabi... 

"Çıkarken de ateş ölçülüyor mu?" dedim kapıdaki ateşçiye...

Hele durun, daha yarın kumsallar boyunca denizleri denetleyecem, takip edin...