İtiraf Ediyorum, Ruhsatı Ben Verdim!

Bundan 20 yıl önce yapılması gerekenler, görünen o ki şimdi yapılmaya başlandı. Önce Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Bodrum’da inceleme yaptı ve ucube denilebilecek yapılara müdahale etti.

İtiraf Ediyorum, Ruhsatı Ben Verdim!

Bundan 20 yıl önce yapılması gerekenler, görünen o ki şimdi yapılmaya başlandı. Önce Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Bodrum’da inceleme yaptı ve ucube denilebilecek yapılara müdahale etti.

Ardından Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Bodrum’da bir toplantı yaparak kaçak yapılaşmaya savaş açtıklarını, Bakan Kurum’un müdahalesinin ellerini güçlendirdiklerini söylediler.

Başkan Ahmet Aras, Bodrum’un artık daha fazla yapılaşmaya tahammülü kalmadığını, yeni projelere ihtiyaç olmadığını, durup nefes almaya ve rehabilitasyona ihtiyaç olduğunu söyledi. 

Çok doğru! Ama maalesef çok geç!

Bir tarafta merkezi hükümet, diğer tarafta yerel yönetim. İkisi de aynı hedefte birleşmiş gibi görünüyor. Görüntüde oldukça sevindirici bir durum. Peki uygulama da nasıl olacak? İşte asıl soru bu!

Şimdi gelin biraz geçmişe gidelim!

2002 yılından itibaren ülkemizi Ak Parti tek başına hükümet olarak yönetiyor.

Bodrum Belediyesi’ni 1999 yılından bu yana aynı partiden seçilen belediye başkanları ve çoğunluğu elinde bulunduran belediye meclisi üyeleri yönetiyor. Her ne kadar 2009 yılında Mehmet Kocadon DP’den seçilmiş olsa da, o dönemde belediye meclisinde çoğunluk CHP’deydi. Zaten Mehmet Kocadon da bir süre sonra CHP’ye geçti ve 2014 yılında CHP’li belediye başkanı olarak seçimi kazandı. 

2014 yılında ayrıca büyükşehir yasasına göre Muğla, Büyükşehir Belediyesi oldu ve ilçelerin imar, planlama altyapı gibi tüm yetkileri, Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne geçti. Bildiğiniz gibi Muğla Büyükşehir Belediyesi de CHP’li…

1999 yılından bu zamana kadar, yapılaşma adına Bodrum’da inanılmaz şeyler yaşandı. Bodrum’un ruhuna, dokusuna mimarisine ihanet edildi. Yangınlar çıkarıldı, yanan yerlere ucube binalar dikildi. Paranın gücünün önüne kimse geçemedi ve Bodrum bugün bu hale geldi.

Şimdi ise kaçak yapılaşmaya hükümet, Bodrum Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi savaş açıyor! 

İyi de o zaman adama sormazlar mı Bodrum’un bu hale gelmesinde sorumlu olan kim diye? Yıllardır aynı partinin belediyesi Bodrum’u yönetiyor. Yıllardır ülkede iktidar aynı partinin elinde. O halde bu kaçak yapılara ruhsatı veren kim? Ben miyim? İyi o zaman itiraf edeyim; tüm kaçak yapılara 20 yıldır ben ruhsat veriyorum!
Bakanın ve iki başkanın yaptığı açıklamalar aslında suçu itiraftır. Kendi yaptıklarını itiraf etmektir. Çünkü makamlar kalıcı, kişiler geçicidir. Bodrum’u bu hale getirenler o makamlarda oturanlardır ve birinci derecede sorumludur. Ve maalesef bu kişiler hep aynı partidendir.

Başkan Aras kaçaklara savaş açtığını söylüyor ve yıkımların sezon sonundan itibaren devam edeceğini söylüyor. Ama neler yıkılacak? Kahverengi hastane mi, 8 katlı oteller mi? Masmavi denizin üzerine yeşili katledip fütursuzca çöken otel ve residanslar mı, Bodrum’un tepelerini işgal eden, 5000 yıllık tarihi yok eden, fütursuzca, acımadan dikilen ucubeler mi, hangileri?

Açıklamalara bakarsak olan yine vatandaşa olacak, evinde yıkım olacak. Fakat bitmiş olan milyon dolarlık tesisler kaçağıyla, aykırılığıyla hiçbir şey olmadan faaliyetine devam edecek. Üstelik bugün mühürlendiği söylenen inşaatlar da!

Göreceksiniz!