PROSTAT İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR!

Sunuculuğunu Dr. Alpay Engin ve Dr. Tahir Ateş’in yaptığı “Sağlık ve Yaşam” programının...

PROSTAT İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR!
Sunuculuğunu Dr. Alpay Engin ve Dr. Tahir Ateş’in yaptığı “Sağlık ve Yaşam” programının bu haftaki bölümüne Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ercan Filiz konuk olarak katıldı.

Universal Hospital hastanesinin katkılarıyla önceki akşam canlı olarak yayınlanan programda Filiz, izleyicileri prostat ve taş hastalıkları konusunda bilgilendirdi, izleyicilerin ve sunucuların sorularını yanıtladı.

Prostatın halk arasında bir hastalık olarak bilindiğini, hâlbuki prostatın erkeklerde doğum anından itibaren var olan bir organ olduğunu vurgulayan Op. Dr. Ercan Filiz sözlerini şöyle sürdürdü;

“Prostat meniye katkıda bulunan bir organdır. Erkeklerin üreme işlevlerinde önemli bir yere sahiptir. Biz ilk dünyaya geldiğimiz zaman prostatın 4-5 gram bir ağırlığı vardır. Daha sonra ergenlik döneminde büyümeye başlar. 20’li yaşlarda 20 grama kadar ulaşır. Spermlerin kadın rahmi içerisinde daha uzun süre yaşayabilmesini sağlar. 40-45 yaşından sonra tam olarak sebebini bilemediğimiz ama erkeklik hormonuna bağlı olduğuna emin olduğumuz bir süreç başlar. Belki menopozun karşılığı olarak düşünülebilir. Prostat kontrolsüz büyümeye başlar. İşte prostat hastalığı burada karşımıza çıkıyor. Prostat var mı' Sorusunun karşılığı aslında bu büyümedir. Sonrasında bu büyümeden kaynaklanan sıkıntılardır. Mesela hasta gece boyunca hiç tuvalet ihtiyacını gidermek için kalkmazken çok daha sık kalkmaya başlayabiliyor. Çok daha uzun süre tuvalette kalmaya başlıyorlar. Gün içerisinde de çok daha sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissediyorlar”.
Prostatın erkeklerde herhangi bir kanser hastalığından daha sık görüldüğünü ifade eden Filiz; “erkeklerde prostat kanserinin görülme olasılığı yüzde 30’dur. Bu da şu anlama geliyor ki; her üç erkekten biri prostat kanseri olma riski taşıyor. Bu kanser sık görülüyor olmasına rağmen birtakım şansları da beraberinde getiriyor. Çok yavaş seyreden, tembel seyreden bir rahatsızlık ve erken tanısı konduğu zaman yüzde 100 tedavisi mümkün bir rahatsızlık”.

Op. Dr. Ercan Filiz toplumda sıkça görülen taş hastalıklarına da değinerek şu bilgileri verdi;

“Taş hastalıklarının kadınlarda görülme sıklığı yüzde 5,7 iken erkeklerde yüzde 12-15 arasında. Dolayısıyla erkek olmak taş hastalıkları açısından bir şanssızlık. Taş hastalığı erkeklerde üç kat daha fazla görülüyor. Kadın olmak bu hastalık söz konusu olduğunda bir şans olarak düşünülebilir. Hem görülme sıklığı daha az, hem de anatomik olarak nispeten daha büyük taşları cerrahi müdahale olmadan düşürebiliyorlar. Biz taş hastalığı olan her hastayı ameliyat etmiyoruz. Bazı taşları ameliyat etmeden ama ilaç da kullanmaksızın taş kırma dediğimiz yöntemle tedavi ediyoruz”.

Taş hastalıkları ile ilgili beş gerçek olduğunu dile getiren Ercan Filiz şöyle devam etti;

“ Birincisi; taş hastalığı açısından erkek olmak bir şansızlık. İkincisi; genetik miras ki anne babanızda taş hastalığı varsa sizde de görülme olasılığı yüksek. Üçüncüsü; yaşadığınız coğrafi bölgenin etkisi. Karadeniz ve Akdeniz çanağında taş hastalıklarının görülme oranı yüksektir. Dördüncü etken olarak hareket veya hareketsizliği sayabiliriz. Az hareket etmek ya da hiç hareket etmemek taş hastalığı riskini artırır. Beşincisi ise az su içmek. Aslında burada kolayca değiştirebileceğimiz iki etken var. Eğer fiziksel durumumuz izin veriyorsa hareket etmek ve bol su içmek” dedi.